Turkish Vocabulary
Click on letter: GT-Google Translate; GD-Google Define; H-Collins; L-Longman; M-Macmillan; O-Oxford; © or C-Cambridge

GT GD C H L M O
a

GT GD C H L M O
abap = USER: ABAP, ABAP kullanılabilir, & ABAP,

GT GD C H L M O
able /ˈeɪ.bl̩/ = ADJECTIVE: yetenekli, yapabilen, gücü yeten, beceri gerektiren, -ebilen; USER: yetenekli, mümkün, edebiliyoruz, edebilmek, güçlü, güçlü

GT GD C H L M O
about /əˈbaʊt/ = PREPOSITION: hakkında, ilgili, konusunda, dair, etrafında, üstünde, orada burada; ADVERB: yaklaşık, takriben, etrafına, hemen hemen, aşağı yukarı, aksi yöne; USER: hakkında, ilgili, yaklaşık, ile ilgili, konusunda, konusunda

GT GD C H L M O
academia /ˌakəˈdēmēə/ = USER: akademik, akademi, akademisyenler, akademik çevreler, akademide

GT GD C H L M O
academic /ˌæk.əˈdem.ɪk/ = ADJECTIVE: akademik, bilimsel, teorik, kuramsal; USER: akademik, öğretim, akademik bir, bilimsel

GT GD C H L M O
acceptance /əkˈsep.təns/ = NOUN: kabul, kabul etme, akseptans, alma, onaylama, onama, teslim alma, üstlenme; USER: kabul, kabulü, kabul edilmesi, kabulünü, kabulüne

GT GD C H L M O
accomplishments /əˈkʌm.plɪʃ.mənt/ = NOUN: kabiliyet, yetenek, beceri; USER: başarıları, başarılarını, başarılar, başarılarından, başarılara

GT GD C H L M O
accounting /əˈkaʊn.tɪŋ/ = NOUN: muhasebe, saymanlık; USER: muhasebe, muhasebesi, hesap, Accounting, İş Muhasebe

GT GD C H L M O
achieved /əˈtʃiːv/ = VERB: ulaşmak, elde etmek, başarmak, gerçekleştirmek, erişmek, kazanmak, meydana getirmek; USER: elde, sağlanır, sağlanmıştır

GT GD C H L M O
across /əˈkrɒs/ = PREPOSITION: karşısında, içinden, üstünden, öbür tarafında, ortasından; ADVERB: karşıya, karşıdan karşıya, çapraz, genişliğinde; USER: karşısında, arasında, genelinde, boyunca, çapında

GT GD C H L M O
activities /ækˈtɪv.ɪ.ti/ = NOUN: faaliyetler, etkinlikler; USER: faaliyetler, etkinlikler, faaliyetleri, faaliyetlerini, faaliyetlerinin, faaliyetlerinin

GT GD C H L M O
adapting /əˈdæpt/ = VERB: uyarlamak, uymak, uydurmak, adapte etmek, alıntı yapmak, aktarmak; USER: uyum, adapte, uyarlanması, uyarlayarak, uyarlama

GT GD C H L M O
advertising /ˈadvərˌtīz/ = NOUN: ilan, reklâmcılık, duyurma; ADJECTIVE: reklâm, reklâmcılık ile ilgili; USER: ilan, reklam, Reklamcılık, Advertising, reklamcılığı

GT GD C H L M O
advisory /ədˈvaɪ.zər.i/ = ADJECTIVE: danışma, tavsiye niteliğinde, akıl veren; USER: danışma, danışmanlık, danışmanlığı, tavsiye, Advisory

GT GD C H L M O
aimed /eɪm/ = VERB: hedeflemek, çalışmak, yöneltmek, nişan almak, kastetmek, niyet etmek, doğrultmak, fırlatmak; USER: yönelik, amaçlayan, amaçlı, hedefleyen, amaçlanmıştır

GT GD C H L M O
aligned /ˌnɒn.əˈlaɪnd/ = VERB: sıralamak, dizmek, sıraya koymak, dizilmek, hizaya sokmak, sıralanmak; USER: hizalanmış, uyumlu, hizalı, hizalanır, hizalandığından

GT GD C H L M O
all /ɔːl/ = ADJECTIVE: tüm, bütün, her, hep; NOUN: hepsi, herkes; ADVERB: hepsi, tamamen, hep; PRONOUN: hepsi, herkes, her şey; USER: tüm, bütün, her, All, tamamını, tamamını

GT GD C H L M O
am /æm/ = USER: Zamanı, duyuyorum, ben, değilim, ÖS, ÖS

GT GD C H L M O
amending /əˈmend/ = VERB: değiştirmek, düzeltmek, iyileştirmek, düzelmek, iyileşmek, değişmek; USER: değişiklik Yapılmasına Dair, değişiklik, değiştiren, değiştirilmesi, tadil

GT GD C H L M O
amortized /əˈmɔː.taɪz/ = VERB: sönümlemek, amortize etmek, amortisman ayırmak, itfa etmek; USER: itfa, itfa edilmiş, iskonto edilmiş, amortismana tabi, itfa edilmiĢ

GT GD C H L M O
an

GT GD C H L M O
analysis /əˈnæl.ə.sɪs/ = NOUN: analiz, çözümleme, inceleme, tahlil; USER: analiz, analizi, analizleri, analizler, analizinde

GT GD C H L M O
analytics /ˌanlˈitiks/ = NOUN: mantıksal analiz, mantıksal çözümleme; USER: analitik, analytics, analizi, analiz, analitiği

GT GD C H L M O
and /ænd/ = CONJUNCTION: ve, ile, de; USER: ve, ile, ile

GT GD C H L M O
another /əˈnʌð.ər/ = ADJECTIVE: başka, farklı, ayrı, bambaşka, öbür; PRONOUN: başka, diğer, bir daha, bir tane daha, ayrı, başka bir tane, öbür; USER: başka, başka bir, bir, diğer, bir başka, bir başka

GT GD C H L M O
appear /əˈpɪər/ = VERB: görünmek, gözükmek, belirmek, benzemek, ortaya çıkmak, belli olmak, anlaşılmak, gibi gelmek; USER: görünür, görüntülenir, görünmesini, görünen, görünebilir

GT GD C H L M O
application /ˌæp.lɪˈkeɪ.ʃən/ = NOUN: uygulama, başvuru, kullanım, dilekçe, tatbik, başvuru formu, talep, başvurma, sürme, özen, dikkat; USER: uygulama, uygulaması, başvuru, uygulamanın, uygulamaya

GT GD C H L M O
applications /ˌæp.lɪˈkeɪ.ʃən/ = NOUN: uygulama, başvuru, kullanım, dilekçe, tatbik, başvuru formu, talep, başvurma, sürme, özen, dikkat; USER: uygulamaları, uygulamalar, uygulama, uygulamaların, uygulamalarda

GT GD C H L M O
appraisals /əˈpreɪ.zəl/ = NOUN: değerlendirme, değer biçme, değer tahmini; USER: değerlendirmeler, ekspertiz, değerleme, ekspertiz raporları, değerlendirmelerini

GT GD C H L M O
approach /əˈprəʊtʃ/ = NOUN: yaklaşım, yaklaşma, girişim, yol, yanaşma, teşebbüs; VERB: yaklaşmak, yanaşmak, varmak, ulaşmak, ele almak, koyulmak; USER: yaklaşım, yaklaşımı, bir yaklaşım, yaklaşımın, yaklaşımla

GT GD C H L M O
april /ˈeɪ.prəl/ = NOUN: Nisan

GT GD C H L M O
architect /ˈɑː.kɪ.tekt/ = NOUN: mimar, yaratıcı; VERB: tasarlamak, yapmak, planlamak; USER: mimar, mimarı, mimarın, mimarlık, architect

GT GD C H L M O
archives /ˈɑː.kaɪv/ = NOUN: arşiv, kayıtlar, evraklar; USER: arşiv, arşivleri, arşivler, arşivlerinde, arşivlerin

GT GD C H L M O
are /ɑːr/ = NOUN: ar; USER: olan, vardır, bulunmaktadır, olup, olarak, olarak

GT GD C H L M O
area /ˈeə.ri.ə/ = NOUN: alan, bölge, yüzölçümü, bodrum girişi, harekât bölgesi; USER: alan, alanı, alanında, alanda, area

GT GD C H L M O
areas /ˈeə.ri.ə/ = NOUN: alan, bölge, yüzölçümü, bodrum girişi, harekât bölgesi; USER: alanlar, alanları, alanlarda, alanlarında, yerlerde

GT GD C H L M O
as /əz/ = ADVERB: olarak, gibi, kadar, iken; PRONOUN: gibi; CONJUNCTION: olduğu gibi, ki, iken, rağmen, karşın, madem, mademki, -diği gibi, -irken; USER: olarak, gibi, kadar, yanı, şekilde, şekilde

GT GD C H L M O
assess /əˈses/ = VERB: belirlemek, değer biçmek, değerini bilmek, para cezası vermek; USER: belirlemek, değerlendirmek, değerlendirilmesi, değerlendirme, değerlendirir

GT GD C H L M O
assessed /əˈses/ = VERB: belirlemek, değer biçmek, değerini bilmek, para cezası vermek; USER: değerlendirildi, değerlendirilir, değerlendirilen, değerlendirilmiştir, değerlendirilecektir

GT GD C H L M O
assessment /əˈses.mənt/ = NOUN: değerlendirme, vergi, vergilendirme, belirlenen değer; USER: değerlendirme, değerlendirmesi, değerlendirilmesi, Ölçme ve değerlendirme, değerlendirmesini

GT GD C H L M O
assigning /əˈsaɪn/ = VERB: atamak, vermek, belirlemek, devretmek, saptamak, tahsis etmek, bağlamak, göreve seçmek; USER: atama, Atanması, atayarak, atamak, devreden

GT GD C H L M O
assistance /əˈsɪs.təns/ = NOUN: yardım, destek; USER: yardım, yardımı, destek, hizmetleri, asistanlığı

GT GD C H L M O
assisted /əˈsɪst/ = VERB: yardımcı olmak, desteklemek, yardım etmek, hazır bulunmak; USER: yardım, yardımcı, destekli, Asisti, yardımıyla

GT GD C H L M O
assure /əˈʃɔːr/ = VERB: sağlamak, temin etmek, inandırmak, garanti etmek, sağlama almak, söz vermek, ikna etmek, güvenceye almak, sigortalamak; USER: sağlamak, temin ederim, temin, garanti, emin

GT GD C H L M O
at /ət/ = PREPOSITION: -de, -da, -ye, -ya, -e, -a; NOUN: savaşçı, asker, eyt; USER: de, az, at, okuyun, azından, azından

GT GD C H L M O
attitude /ˈæt.ɪ.tjuːd/ = NOUN: tutum, tavır, davranış, duruş, durum, düşünce, poz, fikir, konum; USER: tutum, tutumu, tavır, tavrı, bir tutum

GT GD C H L M O
attributes /ˈæt.rɪ.bjuːt/ = NOUN: özellik, nitelik, sıfat, sembol, simge, araz; VERB: atfetmek, bağlamak, yormak, dayandırmak; USER: özellikleri, özelliklerini, nitelikleri, öznitelikleri, özniteliklerine

GT GD C H L M O
audit /ˈɔː.dɪt/ = NOUN: denetim, hesap denetimi, hesapların kontrolü, sistemli inceleme; VERB: denetlemek, incelemek, kontrol etmek; USER: denetim, denetimi, denetimin, denetleme, denetimimiz

GT GD C H L M O
auditing /ˈɔː.dɪt/ = NOUN: denetleme, hesapları denetleme; USER: denetleme, denetim, denetimi, denetimin, denetimini

GT GD C H L M O
auditor /ˈɔː.dɪt.ər/ = NOUN: denetçi, hesap kontrolörü, denetici, dinleyici öğrenci, dersi dışarıdan izleyen öğrenci; USER: denetçi, denetçinin, BS Denetçisi, denetim

GT GD C H L M O
audits /ˈôdit/ = NOUN: denetim, hesap denetimi, hesapların kontrolü, sistemli inceleme; USER: denetimler, denetimleri, denetim, denetimi, denetimlerin

GT GD C H L M O
automating /ˈɔː.tə.meɪt/ = VERB: otomatikleştirmek, makineleştirmek; USER: otomatik, otomatikleştirerek, otomatikleştirme, otomatikleştirmek, otomatize

GT GD C H L M O
automation /ˈɔː.tə.meɪt/ = NOUN: otomasyon, özdevin; USER: otomasyon, otomasyonu, Automation, otomatikleştirme

GT GD C H L M O
awards /əˈwɔːd/ = NOUN: ödül, karar, hüküm, tazminat, ödenek, mükâfat; VERB: vermek, hükmetmek, karar vermek, ihale etmek; USER: ödül, ödüller, ödülleri, ödülü, ödüllerini

GT GD C H L M O
bachelor /ˈbætʃ.əl.ər/ = NOUN: bekâr, bekâr erkek, fakülte mezunu; USER: bekâr, lisans, Bachelor, bekar, bekarlığa veda

GT GD C H L M O
background /ˈbæk.ɡraʊnd/ = NOUN: zemin, geçmiş, fon, arka plân, özgeçmiş, geçmiş deneyimler, sosyal çevre, geri plân; USER: geçmiş, fon, zemin, arka plan, arka

GT GD C H L M O
bank /bæŋk/ = NOUN: banka, sahil, kıyı, banko, set, küme, yığın, yokuş, tuş arası, uçağın bir yana yatması; VERB: parasal işlerini yapmak, para sürmek; USER: banka, Bankası, Bank, kulübesi, bankanın

GT GD C H L M O
banking /ˈbæŋ.kɪŋ/ = NOUN: bankacılık, banka işlemleri, dönerken yan yatma, viraj yüksekliği; ADJECTIVE: banka, işlem; USER: bankacılık, bankacılığı, banka

GT GD C H L M O
basics /ˈbeɪ.sɪks/ = NOUN: temeller, temel öğeler; USER: temeller, temel, temelleri, temellerini, temel bilgiler

GT GD C H L M O
be /biː/ = VERB: olmak, var olmak, bulunmak, tutmak, durmak, mal olmak, anlamına gelmek; USER: olmak, olabilir, olması, olarak, olduğu, olduğu

GT GD C H L M O
been /biːn/ = USER: olmuştur, oldu, mu, olan, olarak, olarak

GT GD C H L M O
beginning /bɪˈɡɪn.ɪŋ/ = NOUN: başlangıç, baş, köken, kaynak; ADJECTIVE: başlangıç, ilk; USER: başlangıç, başlayan, başlıyor, başlamadan, başında, başında

GT GD C H L M O
behavior /bɪˈheɪ.vjər/ = NOUN: davranış, tutum, hareket, tavır, hareket tarzı; USER: davranış, davranışı, davranışını, davranışları

GT GD C H L M O
being /ˈbiː.ɪŋ/ = NOUN: varlık, olma, varoluş, yaradılış, yapı; USER: olma, varlık, olmak, olan, olmanın, olmanın

GT GD C H L M O
benefits /ˈben.ɪ.fɪt/ = NOUN: fayda, yarar, kazanç, avantaj, menfaat, kâr, çıkar, hak, ayrıcalık, yardım parası, yardım toplama faaliyeti; VERB: yararlanmak, faydası olmak, yararı dokunmak, yaramak; USER: faydaları, yararları, faydalar, fayda, avantajları

GT GD C H L M O
biased /ˈbaɪ.əst/ = ADJECTIVE: önyargılı, taraflı, etki altında kalmış, peşin hükümlü; USER: önyargılı, taraflı, yanlı

GT GD C H L M O
billing /ˈbɪl.ɪŋ/ = NOUN: hesap çıkarma, ismin afişteki sırası; USER: fatura, faturalandırma, faturalama, Ödeme, Billing

GT GD C H L M O
both /bəʊθ/ = ADJECTIVE: ikisi de, her ikisi de; USER: her ikisi de, ikisi de, hem, iki, her iki

GT GD C H L M O
branches /brɑːntʃ/ = NOUN: şube, branş, dal, kol, kol, sınıf, dere, çay, göbek, soy ağacındaki yer; VERB: dallanmak, yayılmak, kollara ayrılmak, dal budak salmak; USER: dalları, şube, şubeleri, şubesi, şubeler

GT GD C H L M O
budgets /ˈbʌdʒ.ɪt/ = NOUN: bütçe, stok, mali program, yığın; VERB: bütçe yapmak, ayarlamak; USER: bütçeleri, bütçeler, bütçe, bütçelerini, bütçelerinin

GT GD C H L M O
built /ˌbɪltˈɪn/ = ADJECTIVE: yapılı, inşa etmiş tarihi; USER: yapılı, inşa, yerleşik, inşa edilmiş, dahili

GT GD C H L M O
business /ˈbɪz.nɪs/ = NOUN: iş, faaliyet, ticaret, işyeri, firma, ticarethane, mesele, alım satım, görev, konu; USER: iş, işletmeniz, Business, işletme, ticari

GT GD C H L M O
by /baɪ/ = PREPOSITION: tarafından, göre, ile, yoluyla, kadar, vasıtasıyla, yanında, kenarında, başında, yanından, yakınında, yakınından, yolundan; ADVERB: yakın, geçecek biçimde, geçişli biçimde, bir kenara; USER: tarafından, göre, ile, by, edenler tarafından

GT GD C H L M O
calculates /ˈkæl.kjʊ.leɪt/ = VERB: hesaplamak, saymak, hesap etmek, tasarlamak, planlamak, güvenmek, hesap yapmak, ihtimal vermek, tahmin etmek, ölçüp biçmek, düşünüp taşınmak, bel bağlamak; USER: hesaplar, hesaplayan, hesaplamaktadır, hesapladığı, hesaplama

GT GD C H L M O
calculation /ˌkæl.kjʊˈleɪ.ʃən/ = NOUN: hesaplama, hesap, tahmin, düşünüp taşınma, hesap sonucu, öngörü, çıkar hesabı; USER: hesaplama, hesaplanması, hesaplanmasında, hesaplaması, hesabı

GT GD C H L M O
call /kɔːl/ = NOUN: çağrı, davet, çağırma, seslenme, ziyaret, ses, ihtiyaç, ziyaret etme, telefonda konuşma, ötüş; VERB: aramak, çağırmak, seslenmek, demek, adlandırmak, çağrıda bulunmak, söylemek, davet etmek, telefon etmek, bağırmak, uyandırmak, ziyaret etmek, lakap takmak, telefonda konuşmak, dava açmak, farzetmek; USER: çağrı, aramak, now, call now, şöyle çağırır

GT GD C H L M O
certified /ˈsɜː.tɪ.faɪd/ = ADJECTIVE: onaylı, tasdikli, taahhütlü, diploma, garanti edilmiş, belgeye bağlı, deliliği belgelenmiş; USER: onaylı, sertifikalı, fatura, certified, sertifikalı bir

GT GD C H L M O
claims /kleɪm/ = NOUN: iddia, talep, hak, dava, alacak, ısrar, istek; VERB: istemek, iddia etmek, talep etmek, sahip çıkmak, hak iddia etmek; USER: iddia, iddiaları, iddialar, iddialarını, talepleri

GT GD C H L M O
client /ˈklaɪ.ənt/ = NOUN: müşteri, müvekkil, hasta, alıcı, bağımlı ülke; USER: müşteri, istemci, istemcisi, istemcinin, müşterinin

GT GD C H L M O
close /kləʊz/ = ADJECTIVE: yakın, kapalı, sıkı, saklı; ADVERB: yakın, yakından; VERB: kapatmak, kapamak, kesmek, bitirmek, yaklaşmak; NOUN: göğüs göğüse kavga; USER: yakın, kapatmak, kapatın, yakındır, close

GT GD C H L M O
coaching /kəʊtʃ/ = NOUN: antrenörlük, özel ders, araba ile gezme; USER: antrenörlük, koçluk, antrenörlüğü, koçluğu, coaching

GT GD C H L M O
coe = USER: coe, Avrupa Konseyi, AK, Uzmanlar Komitesi, CoE'nin"

GT GD C H L M O
collaborated /kəˈlæb.ə.reɪt/ = VERB: işbirliği yapmak, birlik olmak, düşmanla birlik olmak, el ele vermek; USER: işbirliği, işbirliği yaptı, çalıştı, birlikte çalıştı, işbirliği yaparak

GT GD C H L M O
colleague /ˈkɒl.iːɡ/ = NOUN: iş arkadaşı, meslektaş; USER: iş arkadaşı, meslektaş, meslektaşım, meslektaşı, arkadaşı, arkadaşı

GT GD C H L M O
collection /kəˈlek.ʃən/ = NOUN: toplama, koleksiyon, derleme, toplanma, tahsilât, para toplama, yığın, tabaka, toplanmış yardım; USER: toplama, koleksiyonu, koleksiyon, toplanması, tahsilat

GT GD C H L M O
committed /kəˈmɪt.ɪd/ = VERB: işlemek, adamak, teslim etmek, suç işlemek, emanet etmek, önermek, komisyona sunmak, söz vermek, vâât etmek; USER: taahhüt, işlenen, kararlı, kararlıdır, kararlıyız

GT GD C H L M O
committee /kəˈmɪt.i/ = NOUN: komite, kurul, komisyon, heyet; USER: komite, komitesi, komitesinin, komitenin, kurul

GT GD C H L M O
communication /kəˌmjuː.nɪˈkeɪ.ʃən/ = NOUN: iletişim, haberleşme, bağlantı, irtibat, ulaşım, tebliğ, mesaj, kominikasyon, temas, haber, nakletme, yayma; USER: iletişim, iletişimi, haberleşme, iletişimin, bağlantı

GT GD C H L M O
companies /ˈkʌm.pə.ni/ = NOUN: şirket, ortaklık, eşlik, arkadaşlık, bölük, misafir, topluluk, birlik, toplantı, tayfa; USER: şirketleri, şirketler, şirketlerin, şirket, şirketlerinin

GT GD C H L M O
company /ˈkʌm.pə.ni/ = NOUN: şirket, ortaklık, eşlik, arkadaşlık, bölük, misafir, topluluk, birlik, toplantı, tayfa; USER: şirket, şirketi, şirketin, firma, işletmenizi

GT GD C H L M O
competitors /kəmˈpet.ɪ.tər/ = NOUN: rakip, yarışmacı, yarışçı; USER: rakip, rakipleri, rakipler, rakiplerinden, rakiplerinizin

GT GD C H L M O
confess /kənˈfes/ = VERB: itiraf etmek, günah çıkarmak, kabullenmek, söylemek; USER: itiraf etmek, itiraf, itiraf ediyorum, itiraf etmeliyim, itiraf et

GT GD C H L M O
confidence /ˈkɒn.fɪ.dəns/ = NOUN: güven, kendine güven, itimat, inanç, sır, sırdaşlık, inanma; USER: güven, güveni, güvenini, güvenle, güvenin

GT GD C H L M O
conflicts /ˈkɒn.flɪkt/ = NOUN: çatışma, anlaşmazlık, savaş, çekişme, kavga, çarpışma, fikir ayrılığı, keşmekeş; VERB: çekişmek, savaşmak, anlaşmazlığa düşmek, bağdaşmamak, tutmamak; USER: çatışmalar, çatışmaların, çatışmaları, çakışmaları, çatışma

GT GD C H L M O
consultant /kənˈsʌl.tənt/ = NOUN: danışman, uzman doktor, mütehassıs; USER: danışman, danışmanı, danışmanlık, danışmanın, danışmanlığı

GT GD C H L M O
consultants /kənˈsʌl.tənt/ = NOUN: danışman, uzman doktor, mütehassıs; USER: danışmanları, danışmanlar, Danışmanlık, danışman, danışmanların

GT GD C H L M O
consumers /kənˈsjuː.mər/ = NOUN: tüketici, alıcı; USER: tüketiciler, tüketicilerin, tüketici, tüketicilere, tüketicileri

GT GD C H L M O
contact /ˈkɒn.tækt/ = NOUN: temas, bağlantı, ilişki, dokunma, tanıdık, portör, taşıyıcı; VERB: irtibat kurmak, temasa geçmek, görüşmek, ilişki kurmak, temas etmek, dokunmak; USER: temas, irtibata, başvurun, iletişime, iletişim

GT GD C H L M O
context /ˈkɒn.tekst/ = NOUN: bağlam, durum, şartlar, kaynak, sözün gelişi; USER: bağlam, bağlamda, bağlamında, kapsamında, kapsamda

GT GD C H L M O
continents /ˈkɒn.tɪ.nənt/ = NOUN: kıta, anakara; USER: kıtalar, kıta, kıtada, kıtaya, kıtanın

GT GD C H L M O
continuity /ˌkɒn.tɪˈnjuː.ɪ.ti/ = NOUN: süreklilik, devamlılık, senaryo, akıcılık, program metni, mantıksal bağ, kolay anlaşılan şey; USER: süreklilik, sürekliliği, sürekliliğini, devamlılığı, devamlılık

GT GD C H L M O
continuous /kənˈtɪn.ju.əs/ = ADJECTIVE: sürekli, devamlı, devam eden, aralıksız, zincirleme; USER: sürekli, sürekli bir, kesintisiz, devamlı, sürekli olarak

GT GD C H L M O
controls /kənˈtrəʊl/ = NOUN: kontrol, denetim, hakimiyet, idare, güç, otorite, sorumluluk; USER: kontroller, kontrolleri, kontrol, denetimleri, denetimler

GT GD C H L M O
coordinating /kōˈôrdəˌnāt/ = VERB: koordine etmek, düzenlemek, uyum sağlamak; USER: koordine, koordinasyon, koordine etmek, koordinasyonu, koordinatör

GT GD C H L M O
corporate /ˈkɔː.pər.ət/ = ADJECTIVE: tüzel, toplu, şirkete ait, birleşmiş; USER: tüzel, kurumsal, şirket, kurumlar, Corporate

GT GD C H L M O
cost /kɒst/ = NOUN: maliyet, fiyat, masraf, zarar, paha; VERB: mal olmak, tutmak, neden olmak, etmek; USER: maliyet, mal, maliyeti, maliyetli, pahalı

GT GD C H L M O
could /kʊd/ = VERB: yapabilmek, edebilmek, olabilmek, kovmak, konservesini yapmak, konservelemek, kasede kaydetmek, kayıt yapmak, uzaklaştırmak, -ebilmek; USER: olabilir, ebil, could, could

GT GD C H L M O
countries /ˈkʌn.tri/ = NOUN: ülke, memleket, köy, taşra, arazi, sayfiye, toprak, diyar; USER: ülke, ülkeler, ülkeleri, ülkelerde, ülkelerin

GT GD C H L M O
country /ˈkʌn.tri/ = NOUN: ülke, memleket, köy, taşra, arazi, sayfiye, toprak, diyar; ADJECTIVE: kırsal, köy, taşra, taşraya ait; USER: ülke, ülkenin, ülkede, ülkeye, ülkedeki

GT GD C H L M O
covering /ˈkʌv.ər.ɪŋ/ = NOUN: kaplama, örtü, kapama, koruma, tabaka, kabuk, sığınak; ADJECTIVE: kaplayan, örten, üst; USER: kaplama, kapsayan, kaplayan, içeren, kapsayacak

GT GD C H L M O
credit /ˈkred.ɪt/ = NOUN: kredi, alacak, itibar, güven, vade, saygınlık, kazanç, beğeni, emniyet, hesaptaki para miktarı, inanma; VERB: kredi vermek, inanmak, yatırmak, güvenmek, kredisine yazmak; USER: kredi, Hesaba, Hesaba Para, Credit, kredisi, kredisi

GT GD C H L M O
current /ˈkʌr.ənt/ = NOUN: akım, akıntı, cereyan, eğilim; ADJECTIVE: geçerli, cari, şimdiki, bugünkü, geçer, tedavüldeki; USER: akım, geçerli, cari, mevcut, güncel

GT GD C H L M O
customer /ˈkʌs.tə.mər/ = NOUN: müşteri, alıcı, tip, herif; USER: müşteri, Musteri, müşterinin, Customer, müşteriye

GT GD C H L M O
customers /ˈkʌs.tə.mər/ = NOUN: müşteri, alıcı, tip, herif; USER: müşteri, müşteriler, müşterilerin, müşterileri, müşterilerine

GT GD C H L M O
cybernetics

GT GD C H L M O
d /əd/ = NOUN: re, geçer not; USER: d, Ge, B, M

GT GD C H L M O
daily /ˈdeɪ.li/ = ADJECTIVE: günlük, gündelik; ADVERB: her gün, her geçen gün, günden güne; NOUN: günlük gazete, günlük yardım; USER: günlük, her gün, gün, günde, günlük olarak

GT GD C H L M O
data /ˈdeɪ.tə/ = NOUN: veri, bilgi, data, girdi, malumat; USER: veri, verileri, veriler, bilgileri, verilerin

GT GD C H L M O
datasets /ˈdeɪ.tə.beɪs/ = USER: veri setleri, veri kümeleri, veri setlerinin, veri setlerini, gerçekleştirmede

GT GD C H L M O
de

GT GD C H L M O
dedicated /ˈded.ɪ.keɪ.tɪd/ = ADJECTIVE: ithaf olunmuş, verilmiş; USER: özel, adanmış, adamıştır, adanmıştır, ayrılmış

GT GD C H L M O
default /dɪˈfɒlt/ = NOUN: kusur, yükümlülüğünü yerine getirmeme, gelmeme, ihmâl, gıyap, yeralmama; VERB: yükümlülüğünü yerine getirmemek, görevi yapmakta kusur işlemek, mahkemeye gelmemek, hükmen yenik sayılmak, gıyabında hüküm vermek, karşılaşmaya katılmamak; USER: varsayılan, Standart, default, öntanımlı, varsayılan olarak

GT GD C H L M O
defined /diˈfīn/ = VERB: tanımlamak, belirlemek, belirtmek, tarif etmek; USER: tanımlı, tanımlanmış, tanımlanan, tanımlanır, tanımlandığı

GT GD C H L M O
defining /diˈfīn/ = VERB: tanımlamak, belirlemek, belirtmek, tarif etmek; USER: tanımlama, tanımlanması, tanımlayan, tanımlayarak, tanımlamak

GT GD C H L M O
definition /ˌdef.ɪˈnɪʃ.ən/ = NOUN: tanım, tanımlama, tarif, açıklama, belirleme, belirtme, seçiklik, kesinleştirme; USER: tanım, tanımı, çözünürlüklü, tanımlı, tanımını

GT GD C H L M O
demo /ˈdem.əʊ/ = NOUN: gösteri, örgüt toplantısı, gösterme, ispat; USER: gösteri, demo, demosu, demosunu

GT GD C H L M O
depending /dɪˈpend/ = VERB: güvenmek, bağlı olmak, tabi olmak; USER: bağlı, bağlı olarak, olarak, göre, göre

GT GD C H L M O
design /dɪˈzaɪn/ = NOUN: dizayn, proje, model, tasarı, plan, taslak, amaç, komplo, niyet; VERB: tasarlamak, dizayn etmek, kastetmek, modelini çizmek, planlamak, komplo kurmak, stilize etmek; USER: dizayn, tasarım, tasarımı, tasarlamak, tasarıma

GT GD C H L M O
designed /dɪˈzaɪn/ = ADJECTIVE: tasarlanmış, planlanmış, tarafından tasarlandı, kasıtlı; USER: tasarlanmış, tasarlanmıştır, dizayn, tasarlanan, olarak tasarlanmış

GT GD C H L M O
designing /dɪˈzaɪ.nɪŋ/ = ADJECTIVE: düzenbaz, becerikli, kurnaz; USER: tasarımı, tasarım, tasarlama, tasarlarken, tasarlamak

GT GD C H L M O
developer /dɪˈvel.ə.pər/ = NOUN: gelişim gösteren kimse, film banyosu ilacı, şehir plânlamacısı; USER: geliştirici, geliştiricisi, Geliştirme, Yazılım Geliştirme, geliştiricinin

GT GD C H L M O
developing /dɪˈvel.ə.pɪŋ/ = ADJECTIVE: gelişen, ilerleyen; USER: gelişen, gelişmekte, gelişmekte olan, geliştirme, geliştirmek

GT GD C H L M O
development /dɪˈvel.əp.mənt/ = NOUN: geliştirme, kalkınma, gelişme, büyüme, site, tab etme, geliştirilmiş ürün, son durum; USER: gelişme, geliştirme, kalkınma, gelişimi, gelişim

GT GD C H L M O
different /ˈdɪf.ər.ənt/ = ADJECTIVE: farklı, değişik, çeşitli, başka, diğer; USER: farklı, farklı bir, değişik, farklıdır, çeşitli, çeşitli

GT GD C H L M O
digital /ˈdɪdʒ.ɪ.təl/ = ADJECTIVE: dijital, sayısal, parmakla yapılan, parmağa ait; NOUN: tuş; USER: dijital, Digital, sayısal, dijital fotoğraf

GT GD C H L M O
digitization /ˈdɪdʒ.ɪ.taɪz/ = USER: sayısallaştırma, Digitization, dijital ortama aktarılması, dijitalleşme,

GT GD C H L M O
din /dɪn/ = NOUN: gürültü, şamata; VERB: tekrar tekrar söylemek, kafasını şişirmek, söyleyip durmak, gürültü etmek, çınlamak, gürlemek, yankılanmak; USER: gürültü, din, dın, şamata

GT GD C H L M O
diploma /dɪˈpləʊ.mə/ = NOUN: diploma; USER: diploma, diploması, diplomasına, diplomasını, diplomasının

GT GD C H L M O
disciplined /ˈdɪs.ə.plɪnd/ = VERB: yetiştirmek, disiplin sağlamak, cezalandırmak, disipline sokmak, terbiye etmek, yola getirmek; USER: disiplinli, disiplinli bir, Çalışılmış, disipline, disiplin

GT GD C H L M O
distributed /dɪˈstrɪb.juːt/ = VERB: dağıtmak, yaymak, vermek, paylaştırmak, saçmak, sürmek; USER: dağıtılmış, dağıtılan, dağıtılır, dağıtılacak, dağıtıldı

GT GD C H L M O
document /ˈdɒk.jʊ.mənt/ = NOUN: belge, döküman, evrak, delil; VERB: belgelemek, kanıtlamak, belgelere dayandırmak, dipnotlar koymak, döküman sağlamak; USER: belge, belgenin, belgeyi, doküman, belgesi

GT GD C H L M O
documented = ADJECTIVE: belgeli; USER: belgeli, belgelenmiştir, belgelenmiş, belgelenen, dokümante

GT GD C H L M O
documenting /ˈdɒk.jʊ.mənt/ = NOUN: belgeleme; USER: belgeleme, belgeleyen, belgelenmesi, belgelemek, belgeleyerek

GT GD C H L M O
done /dʌn/ = ADJECTIVE: yapılmış, tamam, olmuş, yorgun, iyi pişmiş, bıkmış, uygun, kabul edilebilir, aldatılmış; USER: yapılmış, yapılır, yapılan, yapılabilir, yapılması, yapılması

GT GD C H L M O
during /ˈdjʊə.rɪŋ/ = PREPOSITION: sırasında, boyunca, esnasında, süresince, iken; USER: sırasında, boyunca, esnasında, sırasındaki, içinde, içinde

GT GD C H L M O
e /iː/ = ABBREVIATION: zayıf not, mi

GT GD C H L M O
each /iːtʃ/ = ADJECTIVE: her, her bir; PRONOUN: her biri, tanesi; USER: her, her bir, her biri, her biri

GT GD C H L M O
eager /ˈiː.ɡər/ = ADJECTIVE: istekli, hevesli, gayretli, sabırsız, ateşli; USER: istekli, hevesli, istekliydiler, arzu, gayretli

GT GD C H L M O
easily /ˈiː.zɪ.li/ = ADVERB: kolayca, kolaylıkla, rahatça, şüphesiz, muhtemelen; USER: kolayca, kolay, kolaylıkla, kolay bir, rahatlıkla, rahatlıkla

GT GD C H L M O
economic /iː.kəˈnɒm.ɪk/ = ADJECTIVE: ekonomik, iktisadi, hesaplı; USER: ekonomik, iktisadi, ekonomi

GT GD C H L M O
economics /ˌiː.kəˈnɒm.ɪks/ = NOUN: ekonomi bilimi, iktisat bilimi, ülke ekonomisi; USER: ekonomi, ekonomisi, iktisat, İktisadi, ekonomik

GT GD C H L M O
education /ˌed.jʊˈkeɪ.ʃən/ = NOUN: eğitim, öğretim, öğrenim, terbiye, eğitimbilim; USER: eğitim, eğitimi, öğretim, eğitimin, eğitime

GT GD C H L M O
effectiveness /ɪˈfek.tɪv/ = NOUN: etki, geçerlilik, geçerlik, etkileyicilik, itibar; USER: etki, etkinliğini, etkinliği, etkinlik, etkinliğinin

GT GD C H L M O
either /ˈaɪ.ðər/ = CONJUNCTION: ya da, ne de; ADJECTIVE: her iki, her bir; PRONOUN: her iki, ister, ikisinden biri, her ikisi de, ya o ya bu, birinden biri; ADVERB: ister, ne de; USER: ya da, her iki, ya, da, iki

GT GD C H L M O
electricity /ilekˈtrisitē,ˌēlek-/ = NOUN: elektrik, elektrik akımı; USER: elektrik, elektriğin, elektriği, elektrik enerjisi, elektriğe

GT GD C H L M O
employees /ɪmˈplɔɪ.iː/ = NOUN: işçi, personel, eleman, görevli, hizmetli, adam; USER: çalışanları, çalışanlar, çalışanların, çalışan, çalışanı

GT GD C H L M O
end /end/ = NOUN: son, uç, sonuç, taraf, kafa, ölüm; VERB: bitirmek, bitmek, son vermek, sona ermek, sonuçlanmak, sonuca ulaşmak; USER: son, sonunda, sonuna, sonu, uç, uç

GT GD C H L M O
energy /ˈen.ə.dʒi/ = NOUN: enerji, güç, erke, kuvvet, gayret; USER: enerji, enerjisi, enerjinin, enerjiyi

GT GD C H L M O
engagement /enˈgājmənt/ = NOUN: nişan, sözleşme, taahhüt, sorumluluk, yükümlülük, nişanlanma, çarpışma, uğraş, randevu, birbirine geçme, söz; USER: nişan, angajman, katılımı, katılım, bağlılığı

GT GD C H L M O
engagements /enˈgājmənt/ = NOUN: nişan, sözleşme, taahhüt, sorumluluk, yükümlülük, nişanlanma, çarpışma, uğraş, randevu, birbirine geçme, söz; USER: nişan, sözleşmeleri

GT GD C H L M O
english /ˈɪŋ.ɡlɪʃ/ = NOUN: İngilizce, İngilizler, İngiliz halkı; ADJECTIVE: İngilizce, İngiliz, İngiltere; USER: İngilizce, English, İngiliz, turkish, İngiliz kahvaltısı, İngiliz kahvaltısı

GT GD C H L M O
enjoy /ɪnˈdʒɔɪ/ = VERB: hoşlanmak, tadını çıkarmak, zevk almak, yararlanmak, tadına varmak, sevmek, beğenmek, sahip olmak, hoşuna gitmek, haz almak; USER: tadını çıkarmak, zevk, keyfini, tadını, tadını çıkarın

GT GD C H L M O
entire /ɪnˈtaɪər/ = NOUN: tüm, bütün, hepsi, iğdiş edilmemiş at; ADJECTIVE: tüm, bütün, tam, iğdiş edilmemiş, saf, katışıksız; USER: tüm, bütün, genelinde, tamamını, tamamı

GT GD C H L M O
environment /enˈvīrənmənt,-ˈvī(ə)rn-/ = NOUN: çevre, ortam, etraf; USER: çevre, ortamı, ortam, ortamda, ortamında

GT GD C H L M O
erp

GT GD C H L M O
estimates /ˈes.tɪ.meɪt/ = NOUN: tahmin, hesap, takdir, değerlendirme, ölçüm, hüküm; USER: tahminler, tahminleri, tahmin, tahminlere, tahminlerine

GT GD C H L M O
european /ˌyərəˈpēən,ˌyo͝orə-/ = ADJECTIVE: Avrupa, Avrupa'ya özgü; NOUN: Avrupalı; USER: Avrupa, european, Avrupa'nın, avrupalı, Avrupa'da, Avrupa'da

GT GD C H L M O
evaluated /ɪˈvæl.ju.eɪt/ = VERB: değerlendirmek, ölçmek, değer biçmek, paha biçmek; USER: değerlendirilmiştir, değerlendirilmesi, değerlendirilir, değerlendirildiğinde, değerlendirildi

GT GD C H L M O
evaluation /ɪˈvæl.ju.eɪt/ = NOUN: değerlendirme, ölçüm, paha biçme, değer tahmini; USER: değerlendirme, değerlendirilmesi, değerlendirmesi, değerlendirilmesinde, değerlendirmenin

GT GD C H L M O
excellent /ˈek.səl.ənt/ = ADJECTIVE: mükemmel, üstün, kusursuz, nefis, seçkin; USER: mükemmel, mükemmel bir, excellent, iyi, çok iyi

GT GD C H L M O
execution /ˌek.sɪˈkjuː.ʃən/ = NOUN: uygulama, icra, infaz, idam, yapma, yerine getirme, düzenleme, sergileme, yorum biçimi; USER: uygulama, icra, yürütme, yürütülmesine, yürütülmesi

GT GD C H L M O
experience /ikˈspi(ə)rēəns/ = NOUN: deneyim, tecrübe, olay, yaşam, pratik, hayat; VERB: yaşamak, denemek, tecrübe etmek, başından geçmek, maruz kalmak, görmek; USER: deneyim, deneyimi, bir deneyim, tecrübesi, tecrübe, tecrübe

GT GD C H L M O
experienced /ikˈspi(ə)rēəns/ = ADJECTIVE: deneyimli, tecrübeli, usta, görgülü, görmüş geçirmiş, kaşarlanmış; USER: deneyimli, tecrübeli, deneyimli bir, tecrübeli bir

GT GD C H L M O
expertise /ˌek.spɜːˈtiːz/ = NOUN: uzmanlık, ekspertiz, ihtisas, bilirkişi raporu; USER: uzmanlık, uzmanlığı, uzmanlığa, uzmanlığını, uzman

GT GD C H L M O
fair /feər/ = ADJECTIVE: adil, makul, uygun, dürüst, orta, doğru, güzel, iyi, açık; NOUN: fuar, panayır; ADVERB: adilane; USER: adil, makul, fuar, adil bir, fuarı

GT GD C H L M O
fast /fɑːst/ = ADJECTIVE: hızlı, hızla, çabuk, süratli, seri, ileri, dayanıklı, sıkı, sabit, solmaz, değişmez, sağlam, uçarı, rengi atmaz, eli çabuk, ayrılmaz, tez canlı, su gibi; ADVERB: hızlı, hızla, süratle, çabucak, sımsıkı, sıkıca, sık sık, defalarca, hoppaca, derin olarak; NOUN: oruç, oruç süresi; VERB: oruç tutmak; USER: hızlı, hızlı bir, hızla, çabuk

GT GD C H L M O
feasibility /ˌfēzəˈbilətē/ = NOUN: fizibilite, yapılabilirlik, uygulanabilirlik, imkân; USER: fizibilite, fizibilitesi, fizibilitesini, yapılabilirlik, uygulanabilirliği

GT GD C H L M O
feeling /ˈfiː.lɪŋ/ = NOUN: duygu, hissetme, his, dokunma, dokunma hissi, izlenim, şefkât; ADJECTIVE: duygusal, duygulu, hassas, duyarlı, canlı; USER: duygu, hissi, hissediyor, hissediyorum, hissediyorsun

GT GD C H L M O
field /fiːld/ = NOUN: alan, tarla, saha, çalışma alanı, kır, bilim dalı, otlak, bilgi alanı, savaş alanı; VERB: sahaya çıkarmak, cevabı yapıştırmak, top atmak; USER: alan, alanında, alanı, alanda, alanına

GT GD C H L M O
fieldwork /ˈfēldwərk/ = USER: saha, Alan Çalışması, saha Çalışması, saha çalışmaları, alan çalışmaları,

GT GD C H L M O
finance /ˈfaɪ.næns/ = VERB: finanse etmek, para sağlamak; NOUN: maliye, mali durum, para durumu; USER: finanse etmek, finanse, finansmanı, finansman, finans

GT GD C H L M O
financial /faɪˈnæn.ʃəl/ = ADJECTIVE: finansal, mali, parasal; USER: mali, finansal, finans, maddi, finansman

GT GD C H L M O
flexible /ˈflek.sɪ.bl̩/ = ADJECTIVE: esnek, elastik, değişken, eğilebilir, hareket kabiliyeti yüksek, uysal, yumuşak başlı, sabit olmayan; USER: esnek, esnek bir, esnektir

GT GD C H L M O
focused /ˈfəʊ.kəst/ = USER: odaklı, odaklanmış, odaklanmıştır, duruldu, odaklanan

GT GD C H L M O
for /fɔːr/ = PREPOSITION: için, amacıyla, dolayı, uygun, göre, karşı, yönünde, doğru, yarayan, sebebiyle; CONJUNCTION: dolayı, nedeniyle, çünkü, zira; USER: için, boyunca, for, üzere, üzere

GT GD C H L M O
forecasting /ˈfɔː.kɑːst/ = VERB: tahmin etmek, tasarlamak; USER: tahmin, tahmini, öngörü, öngörüyor, tahminleri

GT GD C H L M O
four /fɔːr/ = USER: four-, four, dörtlü; USER: dört, dört adet, dört adet

GT GD C H L M O
from /frɒm/ = PREPOSITION: itibaren, -dan, -den, beri, dolayı, yüzünden, -den beri; USER: itibaren, adlı, adlı işletmeye, gelen, dan, dan

GT GD C H L M O
gap /ɡæp/ = NOUN: boşluk, fark, aralık, uçurum, açıklık, ara, ayrılık, geçit; USER: boşluk, boşluğu, açığı, farkı, fark

GT GD C H L M O
general /ˈdʒen.ər.əl/ = ADJECTIVE: genel, umumi, yaygın, baş, tahmini, şef; NOUN: general, komutan, orgeneral, genel ilkeler, tarikat lideri; USER: genel, General, genel bir, genel olarak, genelde, genelde

GT GD C H L M O
generation /ˌdʒen.əˈreɪ.ʃən/ = NOUN: nesil, üretim, kuşak, oluşturma, jenerasyon, üretme, dünyaya getirme; USER: nesil, üretimi, üretim, kuşak, oluşturma

GT GD C H L M O
get /ɡet/ = VERB: almak, edinmek, olmak, elde etmek, getirmek, kazanmak, gelmek, varmak, etmek, başlamak, götürmek, yaptırmak, anlamak, ettirmek, satın almak, yapmak, ele geçirmek, öldürmek, canına okumak, idrak etmek, açığını bulmak, yalanını çıkarmak, kavramak, başına gelmek; USER: almak, olsun, elde, alabilirsiniz, ulaşın

GT GD C H L M O
given /ˈɡɪv.ən/ = ADJECTIVE: verilmiş, belli, belirlenmiş, bilinen, doğuştan olan, tarihli ve onaylı; USER: verilmiş, verilen, verilmiştir, verilir, verildi, verildi

GT GD C H L M O
giving /ɡɪv/ = NOUN: bağışlama; USER: veren, vererek, vermek, verme, veriyor, veriyor

GT GD C H L M O
global /ˈɡləʊ.bəl/ = ADJECTIVE: global, dünya çapında, evrensel, küre biçiminde; USER: global, küresel, genel, dünya, küresel bir

GT GD C H L M O
go /ɡəʊ/ = VERB: gitmek, geçmek, girmek, olmak, ölmek, başlamak, uymak, kaybolmak; NOUN: gitme, gidiş, gayret, deneme; USER: gitmek, gidin, gidip, go, devam, devam

GT GD C H L M O
got /ɡɒt/ = VERB: almak, edinmek, olmak, elde etmek, getirmek, kazanmak, gelmek, varmak, etmek, başlamak, götürmek, yaptırmak, anlamak, ettirmek, satın almak, yapmak, ele geçirmek, öldürmek, canına okumak, idrak etmek, açığını bulmak, yalanını çıkarmak, kavramak, başına gelmek; USER: var, aldım, got, lazım, aldı

GT GD C H L M O
great /ɡreɪt/ = ADJECTIVE: büyük, mükemmel, iyi, önemli, çok iyi, muazzam, ulu, ünlü, hevesli; USER: büyük, harika, büyük bir, harika bir, great, great

GT GD C H L M O
grid /ɡrɪd/ = NOUN: ızgara, şebeke, sistem, parmaklık, haritayı karelere bölme sistemi; USER: ızgara, grid, kılavuz, şebeke, Izgara

GT GD C H L M O
group /ɡruːp/ = NOUN: grup, topluluk, küme, takım, heyet, öbek, kafile, kütle, manga, filo; VERB: gruplandırmak, sınıflandırmak, gruplaşmak, toplanmak; USER: grup, grubu, grubunda, grubunun, grubuna

GT GD C H L M O
happy /ˈhæp.i/ = ADJECTIVE: mutlu, memnun, kutlu, iyi, mesut, sevinçli, sevindirici, çakırkeyif; USER: mutlu, mutluluk, memnun, happy, mutlu bir, mutlu bir

GT GD C H L M O
hard /hɑːd/ = ADJECTIVE: zor, sert, sıkı, güç, ağır, katı, sağlam, çetin, şiddetli, dayanıklı; ADVERB: sert, sıkı; USER: zor, sert, sabit, hard, zordur, zordur

GT GD C H L M O
has /hæz/ = VERB: olmak, sahip olmak, yapmak, etmek, bulunmak, almak, elde etmek, zorunda olmak, kabul etmek, aldatmak, göz yummak, dolandırmak; USER: vardır, sahip, sahiptir, var, olan, olan

GT GD C H L M O
have /hæv/ = VERB: olmak, sahip olmak, yapmak, etmek, bulunmak, almak, elde etmek, zorunda olmak, kabul etmek, aldatmak, göz yummak, dolandırmak; NOUN: hile, varlıklı kimse, üçkâğıt, kumpas; USER: var, sahip, zorunda, vardır, olması, olması

GT GD C H L M O
he /hiː/ = PRONOUN: o, kendisi; NOUN: erkek; USER: o, diye, onun, de, da, da

GT GD C H L M O
high /haɪ/ = ADJECTIVE: yüksek, üst, büyük, üstün, ileri, aşırı, yüce, önemli, yukarı; ADVERB: yükseğe, yüksekte; NOUN: lise; USER: yüksek, yüksek bir, üst, high

GT GD C H L M O
highly /ˈhaɪ.li/ = ADVERB: son derece, çok, büyük ölçüde, çok iyi; USER: son derece, çok, yüksek, derece, oldukça

GT GD C H L M O
highschool /ˈhaɪ ˌskuːl/ = NOUN: lise; USER: lise, lisede, liseden, lisesi, liseye

GT GD C H L M O
him /hɪm/ = PRONOUN: onu, ona, o, kendine, kendi; USER: onu, ona, onun, onunla, kendisine, kendisine

GT GD C H L M O
his /hɪz/ = PRONOUN: onun, onunki; USER: onun, yaptığı, kendi, kendi

GT GD C H L M O
honors /ˈɒn.əz dɪˌɡriː/ = NOUN: şeref payesi; USER: onur, dereceler, onursal ödül, şeref, ödüller

GT GD C H L M O
hopefully /ˈhəʊp.fəl.i/ = ADVERB: umutla, inşallah, ümitle; USER: umutla, inşallah, umarım, umarız

GT GD C H L M O
huge /hjuːdʒ/ = ADJECTIVE: dev, kocaman, muazzam, dev gibi, olağanüstü, koskocaman, ayı gibi, dağ gibi; USER: dev, kocaman, büyük, büyük bir, çok büyük

GT GD C H L M O
i /aɪ/ = PRONOUN: ben, I, one, I; USER: ben, i, ı, bir

GT GD C H L M O
ia /ɪə/ = USER: ia, dy, dy a,

GT GD C H L M O
identifying /aɪˈden.tɪ.faɪ/ = VERB: belirlemek, tanımak, kimliğini saptamak, bir tutmak, aynı saymak, desteklemek, destek vermek; USER: belirlenmesi, tespit, belirleme, tanımlayan, tanımlamak

GT GD C H L M O
ifrs = USER: ufrs, ufrs standartlarına göre, ufrs standartlarına, uluslararası finansal raporlama standartlarına, finansal raporlama standartlarına

GT GD C H L M O
implementation /ˈɪm.plɪ.ment/ = NOUN: uygulama, yerine getirme; USER: uygulama, uygulanması, uygulaması, uygulanmasını, uygulanmasına

GT GD C H L M O
implementing /ˈɪm.plɪ.ment/ = VERB: uygulamak, tamamlamak, sağlamak, yerine getirmek, yapmak; USER: uygulanması, uygulama, uygulamaya, uygulanmasında, uygulamak

GT GD C H L M O
improvement /ɪmˈpruːv.mənt/ = NOUN: iyileşme, gelişme, düzelme, ilerleme, ıslah, düzeltme, yenilik, kalkındırma, artma, verimli hale getirme, ıslah etme; USER: gelişme, iyileşme, iyileştirme, geliştirme, iyileştirilmesi

GT GD C H L M O
in /ɪn/ = ADVERB: içinde; PREPOSITION: içinde, olarak, -de, -da, halinde, içine, içeri; ADJECTIVE: yerinde, iç, içeride, evde; USER: içinde, olarak, bölgesindeki, yılında, in, in

GT GD C H L M O
including /ɪnˈkluː.dɪŋ/ = PREPOSITION: dahil, kapsayan; ADJECTIVE: içeren; USER: dahil, dahil olmak üzere, dahil olmak, gibi, içeren, içeren

GT GD C H L M O
industries /ˈɪn.də.stri/ = NOUN: sanayi, endüstri, gayret, çaba, işletmecilik, hamaratlık; USER: sanayi, sektörlerde, Endüstriyel, endüstrisi, endüstriler

GT GD C H L M O
industry /ˈɪn.də.stri/ = NOUN: sanayi, endüstri, gayret, çaba, işletmecilik, hamaratlık; USER: sanayi, sektöründe, endüstri, endüstrisi, sektörü

GT GD C H L M O
information /ˌɪn.fəˈmeɪ.ʃən/ = NOUN: bilgi, enformasyon, haber, danışma, bilgi edinme, istihbarat, malumat, bildirme, şikâyet, iddia; USER: bilgi, bilgileri, bilgiler, bilgilerini, bilgilerin, bilgilerin

GT GD C H L M O
initiating /ɪˈnɪʃ.i.eɪt/ = VERB: başlatmak, göstermek, üyeliğe kabul etmek, önayak olmak, öğretmek, sunmak; USER: başlatılması, başlatmak, başlatma, başlatan, başlatarak

GT GD C H L M O
initiative /ɪˈnɪʃ.ə.tɪv/ = NOUN: girişim, ilk adım, girişkenlik, önayak olma, yasa teklifinde bulunma hakkı; ADJECTIVE: ilk, ön, başlatan, neden olan; USER: girişim, girişimi, inisiyatif, inisiyatifi, girişimin

GT GD C H L M O
innovative /ˈɪn.ə.və.tɪv/ = USER: yenilikçi, yenilikçi bir, yaratıcı

GT GD C H L M O
installation /ˌɪn.stəˈleɪ.ʃən/ = NOUN: montaj, tesisat, kurma, yerleştirme, üs, atama; USER: montaj, yükleme, kurulum, kurulumu, yüklemesi

GT GD C H L M O
insurance /ɪnˈʃɔː.rəns/ = NOUN: sigorta, sigortalama; ADJECTIVE: sigorta; USER: sigorta, sigortası, sigortacılık

GT GD C H L M O
intelligent /inˈtelijənt/ = ADJECTIVE: akıllı, zeki, yetenekli, kabiliyetli, kültürlü, usta; USER: akıllı, zeki, akıllı bir

GT GD C H L M O
internal /ɪnˈtɜː.nəl/ = ADJECTIVE: iç, dahili, stajyer, içilir; NOUN: yaradılış, doğa; USER: iç, dahili, içsel, içi, internal

GT GD C H L M O
international /ˌɪn.təˈnæʃ.ən.əl/ = ADJECTIVE: uluslararası, milletlerarası; USER: uluslararası, uluslararası bir, uluslar arası, uluslar, İnt, İnt

GT GD C H L M O
investments /ɪnˈvest.mənt/ = NOUN: yatırım, kuşatma, para yatırma, abluka, dışderi, ektoderm, atama, tayin; USER: yatırımlar, yatırımları, yatırım, yatırımların, yatırımlarının

GT GD C H L M O
invoice /ˈɪn.vɔɪs/ = NOUN: fatura; VERB: fatura etmek, fatura çıkarmak; USER: fatura, faturanın, faturası, faturayı, faturada

GT GD C H L M O
involved /ɪnˈvɒlvd/ = ADJECTIVE: ilgili, karışmış, ilişkili, kapsayan, bulaşmış, karışık, dalmış, kapılmış; USER: ilgili, dahil, yer, katılan, alan

GT GD C H L M O
involving /ɪnˈvɒlv/ = VERB: karıştırmak, kapsamak, sarmak, bulaştırmak, sokmak, gerektirmek, yol açmak; USER: ilgili, içeren, ile ilgili, kapsayan, dahil

GT GD C H L M O
is /ɪz/ = USER: olduğunu, olduğu, olan, bir, olup, olup

GT GD C H L M O
issuance /ˈɪʃuəns/ = NOUN: çıkarma, yayınlama; USER: çıkarma, verilmesi, ihraç, ihracı, verme

GT GD C H L M O
it /ɪt/ = PRONOUN: o, onu, ona, ebe, cazibe, çekicilik, şahsiyet, ilişki, önemli kimse; NOUN: cinsel ilişki; USER: o, onu, bu, bunu, it, it

GT GD C H L M O
jun /CHən/ = USER: Haziran

GT GD C H L M O
junior /ˈdʒuː.ni.ər/ = NOUN: genç, ast, oğul, yaşça küçük kimse, küçük kimse, birinci sınıf öğrencisi; ADJECTIVE: küçük, genç, çocuk, ast; USER: genç, küçük, konumundadır Junior, Junior, konumundadır

GT GD C H L M O
knowledge /ˈnɒl.ɪdʒ/ = NOUN: bilgi, bilim, irfan, tecrübe, malumat, haber, anlama; USER: bilgi, bilgisi, bilgiye, bilgileri, bilginin

GT GD C H L M O
kpis /ˌkeɪ.piːˈaɪ/ = USER: KPI, APG, KPI'leri, KPI'ler, KPI'lar

GT GD C H L M O
languages /ˈlæŋ.ɡwɪdʒ/ = NOUN: dil, lisan, mesleki dil; USER: dil, dilleri, dillerde, diller, dilde

GT GD C H L M O
large /lɑːdʒ/ = ADJECTIVE: büyük, geniş, iri; USER: büyük, geniş, büyük bir, çok, geniş bir, geniş bir

GT GD C H L M O
largest /lɑːdʒ/ = USER: büyük, en büyük, en, en

GT GD C H L M O
lead /liːd/ = NOUN: kurşun, öncülük, önderlik, rehberlik, kablo; VERB: sürmek, yönetmek, götürmek, yönlendirmek, önderlik etmek, öncülük etmek, yol göstermek; USER: kurşun, yol, neden, sebep, yol açar

GT GD C H L M O
leader /ˈliː.dər/ = NOUN: lider, önder, baş, başmakale, önayak, müşteri çeken ucuz mal; USER: lider, lideri, lideridir, başkanı, liderdir

GT GD C H L M O
leading /ˈliː.dɪŋ/ = ADJECTIVE: önemli, başlıca, ileri gelen, ana, önde olan; USER: önemli, önde gelen, lider, açan, yol

GT GD C H L M O
learn /lɜːn/ = VERB: öğrenmek, haber almak; USER: öğrenmek, bilgi, fazla bilgi, bilgi edinmek, Öğreniyorum, Öğreniyorum

GT GD C H L M O
leasing /liːs/ = NOUN: kiralama, kiraya verme; USER: kiralama, finansal kiralama, leasing, kira, Leasing'in

GT GD C H L M O
level /ˈlev.əl/ = NOUN: seviye, düzey, düzlük, zemin, düzeç; VERB: dengelemek; ADJECTIVE: seviyeli, düz, yatay, dengeli, aynı seviyede, dürüst; USER: seviye, düzey, seviyesi, düzeyi, düzeyde, düzeyde

GT GD C H L M O
leveraging /ˈliː.vər.ɪdʒ/ = USER: yararlanarak, kaldıraç, yararlanan, leveraging

GT GD C H L M O
like /laɪk/ = ADJECTIVE: gibi, benzer, aynı; ADVERB: gibi, benzer; PREPOSITION: gibi, benzer, falan, aynı; NOUN: benzer; VERB: beğenmek; CONJUNCTION: sanki; USER: gibi, benzeri, benzerim, gibi bir, böyle, böyle

GT GD C H L M O
listening /ˈlisən/ = NOUN: dinleme; USER: dinleme, dinlerken, dinlemek, dinleyerek, dinliyor, dinliyor

GT GD C H L M O
loans /ləʊn/ = NOUN: borç, ödünç verme, borçlanma, ödünç verilen şey, ödünç para; USER: krediler, kredi, kredileri, kredilerin, kredilerinin

GT GD C H L M O
local /ˈləʊ.kəl/ = ADJECTIVE: yerel, lokal, yerli, şehir içi, bölgesel, kısmi, ekspres olmayan; NOUN: yöre sakini, sakin; USER: yerel, lokal, yerel bir, yerli, local

GT GD C H L M O
located /ləʊˈkeɪt/ = VERB: yerleştirmek, yerini saptamak, yerleşmek, oturmak; USER: yer, bulunan, bulunduğu, bulunur, bulunmaktadır

GT GD C H L M O
losses /lɒs/ = NOUN: zarar, kayıp, zayi; USER: kayıpları, kayıp, kayıplar, zararlar, zararları

GT GD C H L M O
lost /lɒst/ = ADJECTIVE: kayıp, kaybolmuş, kaybedilmiş, şaşırmış, dalgın, kendini kaybetmiş, mahvolmuş, düşünceye dalmış; USER: kayıp, kaybetti, kaybolur, kaybetmiş, kaybettim, kaybettim

GT GD C H L M O
made /meɪd/ = ADJECTIVE: yapılmış, üretilmiş, garantili; USER: yapılmış, yapılan, yaptı, yapılır, yapılmıştır

GT GD C H L M O
maintaining /meɪnˈteɪn/ = VERB: korumak, sağlamak, sürdürmek, bakmak, geçindirmek; USER: bakımı, sürdürmek, korumak, muhafaza, koruyarak

GT GD C H L M O
major /ˈmeɪ.dʒər/ = ADJECTIVE: büyük, önemli, majör, başlıca; NOUN: majör, binbaşı, branş, yetişkin, reşit kimse; VERB: branşı doğrultusunda yoğunlaşmak, konusunda uzmanlaşmak; USER: büyük, önemli, ana, önemli bir, büyük bir

GT GD C H L M O
managed /ˈmæn.ɪdʒ/ = VERB: işletmek, idare etmek, halletmek, becermek, yolunu bulmak, geçinmek, terbiye etmek, çevirmek, kıvırmak, çekip çevirmek, icabına bakmak; USER: yönetilen, başardı, yönetilmektedir, yönetilir, idare

GT GD C H L M O
management /ˈmæn.ɪdʒ.mənt/ = NOUN: yönetim, işletme, idare, müdürlük, idarecilik; USER: yönetim, yönetimi, yönetiminin, yönetimini, yönetiminde, yönetiminde

GT GD C H L M O
manager /ˈmæn.ɪ.dʒər/ = NOUN: yönetici, müdür, idareci, yönetmen, menejer, işletmeci; USER: müdür, yönetici, yöneticisi, antrenör, müdürü

GT GD C H L M O
managing /ˈmanij/ = ADJECTIVE: sorumlu, mesul; NOUN: idare etme; USER: yönetmek, yönetme, yönetimi, yönetim, yönetiminde

GT GD C H L M O
many /ˈmen.i/ = ADJECTIVE: çok, bir hayli, bir yığın; ADVERB: çok; NOUN: birçoğu; USER: çok, birçok, pek çok, pek, çok sayıda, çok sayıda

GT GD C H L M O
market /ˈmɑː.kɪt/ = NOUN: piyasa, pazar, çarşı, borsa, panayır; VERB: pazarlamak, satmak, alışveriş yapmak; USER: pazar, piyasa, piyasası, piyasada, pazarında, pazarında

GT GD C H L M O
master /ˈmɑː.stər/ = ADJECTIVE: ana, asıl, esas, baş; NOUN: usta, efendi, kalıp, kaptan, sahip, hoca, öğretmen, üstâd; USER: ana, Master, usta, yüksek lisans, yöneticisi

GT GD C H L M O
measured /ˈmeʒ.əd/ = ADJECTIVE: ölçülü, ağır; USER: ölçülü, ölçülen, ölçülür, ölçülmüştür, ölçülebilir

GT GD C H L M O
meetings /ˈmiː.tɪŋ/ = NOUN: buluşma, toplantı, görüşme, karşılama, karşılaşma, miting, oturum, birleşme; USER: toplantılar, toplantıları, toplantı, toplantılara, toplantılarda

GT GD C H L M O
members /ˈmem.bər/ = NOUN: üye, taraf, uzuv, organ; USER: üye, üyeleri, üyelerinin, üyesi, üyeler

GT GD C H L M O
methodologies /ˌmeθ.əˈdɒl.ə.dʒi/ = NOUN: metodoloji, yöntembilim; USER: metodolojileri, metodolojiler, yöntemler, yöntemleri, yöntemlerini

GT GD C H L M O
methodology /ˌmeθ.əˈdɒl.ə.dʒi/ = NOUN: metan; USER: metodoloji, metodolojisi, yöntem, yöntemi, metodolojinin

GT GD C H L M O
mindset /ˈmaɪnd.set/ = USER: zihniyet, bir zihniyet, düşünce, zihniyeti, zihniyetin

GT GD C H L M O
mitigating /ˈmitəˌgāt/ = VERB: azaltmak, hafifletmek, yatıştırmak; USER: azaltıcı, hafifletici, hafifletme, bir azaltıcı, azaltan

GT GD C H L M O
models /ˈmɒd.əl/ = NOUN: model, örnek, manken, kalıp, numune; VERB: örneğe göre yapmak, model yapmak, biçimlendirmek, modellik etmek, kalıbını çıkarmak; USER: modelleri, modeller, model, modellerde, modellerin

GT GD C H L M O
monitor /ˈmɒn.ɪ.tər/ = VERB: izlemek, gözlemek; NOUN: ekran, monitor, gözleme, varan, izleme tertibatı, gözlemci öğrenci, etobur kertenkele; USER: izlemek, takip, izlenmesi, monitör, izleme

GT GD C H L M O
monitoring /ˈmɒn.ɪ.tər/ = VERB: izlemek, gözlemek; USER: izleme, izlenmesi, takip, denetimi, kontrol

GT GD C H L M O
more /mɔːr/ = ADJECTIVE: daha fazla, daha çok; ADVERB: daha, bir kat daha; NOUN: çok, fazla şey, fazlalık; USER: daha fazla, daha, fazla, fazlası, diğer, diğer

GT GD C H L M O
mos /ˌemˈəʊ/ = USER: mos, ecek

GT GD C H L M O
most /məʊst/ = ADVERB: en; NOUN: çoğu, en fazlası, en fazla miktar; ADJECTIVE: en çok, en fazla, pek çok; USER: en, çoğu, en çok, çok, en iyi, en iyi

GT GD C H L M O
motivating /ˈməʊ.tɪ.veɪt/ = VERB: motive etmek, hareket ettirmek; USER: motive edici, motive, motive edici bir, motivasyon, motive eden

GT GD C H L M O
moved /muːvd/ = ADJECTIVE: etkilenmiş; USER: taşındı, hareket, taşınır, taşınmış, taşınmıştır, taşınmıştır

GT GD C H L M O
multi /mʌl.ti-/ = PREFIX: çok; USER: çok, çoklu, multi

GT GD C H L M O
multinational /ˌmʌl.tiˈnæʃ.ən.əl/ = ADJECTIVE: çok uluslu; USER: çok uluslu, çokuluslu, uluslu, uluslu bir, uluslararası

GT GD C H L M O
multiple /ˈmʌl.tɪ.pl̩/ = ADJECTIVE: çoklu, birçok, katlı; NOUN: kat, katsayı; USER: çoklu, birden fazla, birden, birden çok, çok

GT GD C H L M O
must /mʌst/ = NOUN: şart, gereklilik, şıra, küf kokusu, küflülük, kızgınlık, kızgın fil; ADJECTIVE: kızmış; VERB: -meli; USER: şart, gerekir, zorunluluktur, zorunluluk, mutlaka, mutlaka

GT GD C H L M O
my /maɪ/ = PRONOUN: benim; USER: benim, my, Bana, zaman, Anasayfam, Anasayfam

GT GD C H L M O
national /ˈnæʃ.ən.əl/ = ADJECTIVE: ulusal, milli; NOUN: vatandaş, yurttaş; USER: ulusal, National, milli, ulusal bir

GT GD C H L M O
needs /nēd/ = NOUN: ihtiyaçlar; ADVERB: ister istemez; USER: ihtiyaçları, ihtiyaçlarını, ihtiyacı, ihtiyaç, ihtiyaçlarınıza, ihtiyaçlarınıza

GT GD C H L M O
network /ˈnet.wɜːk/ = NOUN: ağ, şebeke, iletişim ağı, ağ örgüsü; USER: ağ, ağı, şebeke, ağa, network

GT GD C H L M O
new /njuː/ = ADJECTIVE: yeni, taze, modern, acemi, keşfedilmemiş; USER: yeni, yeni bir, okunmamış, new, new

GT GD C H L M O
no /nəʊ/ = ADJECTIVE: hiçbir, hiç, yasak, artık değil, gereksiz, no-, no, nope, nay, not, no, nay, nope, not, not a, no, hayır, numara, ret, aleyhte oy, red; USER: yok, hiçbir, hayır, hiç, herhangi, herhangi

GT GD C H L M O
now /naʊ/ = NOUN: şimdi, şu an; ADVERB: şimdi, şu anda, hemen, halen, derhal, acilen; CONJUNCTION: mademki, -dığından; USER: şimdi, hemen, geç, artık, anda, anda

GT GD C H L M O
obtained /əbˈteɪn/ = VERB: edinmek, elde etmek, sağlamak, kazanmak, bulmak, varlığını sürdürmek, süregelmek, geçerli olmak, var olmak; USER: elde, elde edilen, edilen, alınan, temin

GT GD C H L M O
oct /ɒkˈtəʊ.bər/ = USER: Ekim

GT GD C H L M O
of /əv/ = PREPOSITION: yüzünden, -nin, -den, -li; USER: bir, arasında, bölgesinin, of, km, km

GT GD C H L M O
on /ɒn/ = PREPOSITION: üzerinde, ile, üstünde, yönünde, esnasında; ADVERB: üstünde, durmadan, sürekli olarak; ADJECTIVE: yanık, devrede, sahnede, hazır; USER: üzerinde, ilgili, üzerine, hakkında, ile ilgili, ile ilgili

GT GD C H L M O
one /wʌn/ = USER: one-, one, I, biri, tek, birisi, kimse, bir tane; PRONOUN: biri, birisi, kimse, olan, kişi; ADJECTIVE: tek, aynı; USER: bir, biri, tek, birini, tek bir, tek bir

GT GD C H L M O
operational /ˌɒp.ərˈeɪ.ʃən.əl/ = ADJECTIVE: işletme, operasyon, çalıştırma, kullanıma hazır, hazır, harekât; USER: işletme, operasyonel, çalışma, faaliyet, işletim

GT GD C H L M O
opportunities /ˌɒp.əˈtjuː.nə.ti/ = NOUN: fırsat, şans, uygun durum; USER: fırsatları, fırsatlar, fırsat, olanakları, imkanları, imkanları

GT GD C H L M O
oracle /ˈɒr.ə.kl̩/ = NOUN: kehanet, torpil, kâhin, keramet, vahiy, ilham, iş bilen kimse, uzman, ayrıcalık; VERB: kehanette bulunmak; USER: kehanet, oracle, Oracle'ın, torpil, kahin

GT GD C H L M O
organization /ˌɔː.ɡən.aɪˈzeɪ.ʃən/ = NOUN: organizasyon, örgüt, örgütlenme, organizma, bünye; USER: organizasyon, örgüt, kuruluş, organizasyonu, örgütü

GT GD C H L M O
organizations /ˌɔː.ɡən.aɪˈzeɪ.ʃən/ = NOUN: organizasyon, örgüt, örgütlenme, organizma, bünye; USER: kuruluşlar, kuruluşları, örgütleri, kuruluşların, Kuruluşlarına

GT GD C H L M O
organized /ˈɔː.ɡən.aɪzd/ = ADJECTIVE: örgütlü, düzenlenmiş, düzenli, organize olmuş, tertipli; USER: düzenlenmiş, düzenli, örgütlü, organize, düzenlenen

GT GD C H L M O
others /ˈʌð.ər/ = NOUN: eller; USER: diğerleri, diğer, başkalarının, başkalarına, başkaları

GT GD C H L M O
our /aʊər/ = PRONOUN: bizim; USER: bizim, eden, our, Yazın, Yazın

GT GD C H L M O
out /aʊt/ = ADVERB: dışarı, dışarıda, dışarıya, çıkmış, bitmiş, kalmamış, açıkta, yüksek sesle; NOUN: çıkış; VERB: çıkarmak; ADJECTIVE: dışarıdaki, dış; USER: dışarı, üzerinden, out, Çıkış, dışında, dışında

GT GD C H L M O
outstanding /ˌaʊtˈstæn.dɪŋ/ = ADJECTIVE: seçkin, ödenmemiş, göze çarpan, kalburüstü, tamamlanmamış, askıda, yerine getirilmemiş; USER: seçkin, olağanüstü, üstün, mükemmel, önemli

GT GD C H L M O
over /ˈəʊ.vər/ = ADVERB: fazla, aşırı, üzerine, aşkın, üstünde, tekrar, her yerinden, daha, çok fazla, her yerine, gereğinden fazla, tepesinde, kalan, iyice, öteye, ötede, altını üstüne, yine, geçkin, öte, başkasına, tersine, adamakıllı; PREPOSITION: fazla, aşırı, üzerinde, üzerinden, boyunca, üstünde, üstüne, çok, üstün, karşıya, aracılığı ile, baştan sona, yüksek, öbür tarafa, hakkında; ADJECTIVE: bitmiş, sona ermiş; USER: üzerinde, üzerinden, fazla, içinde, üzerine

GT GD C H L M O
parameter /pəˈræm.ɪ.tər/ = NOUN: parametre, katsayı, karakteristik özellik; USER: parametre, parametresi, parametresini, parametresinin, parametrenin

GT GD C H L M O
part /pɑːt/ = NOUN: parça, bölüm, kısım, rol, görev, taraf, pay, kesim, katkı; ADJECTIVE: kısmen, kısmi; VERB: ayrılmak; USER: bölüm, parça, parçası, bir parçası, parçasıdır, parçasıdır

GT GD C H L M O
participated /pɑːˈtɪs.ɪ.peɪt/ = VERB: katılmak, ortak olmak, pay almak; USER: katıldı, katılan, katılmıştır, katıldığı, katılmış

GT GD C H L M O
passionate /ˈpæʃ.ən.ət/ = ADJECTIVE: tutkulu, ateşli, ihtiraslı, hırslı; USER: tutkulu, tutkulu bir, kararlıyız, ateşli, tutkunu, tutkunu

GT GD C H L M O
peoples /ˈpēpəl/ = NOUN: kavim, ırk; USER: halklar, halkların, halkları, insanların, halklarının

GT GD C H L M O
performance /pəˈfɔː.məns/ = NOUN: performans, gösteri, başarı, verim, yerine getirme, oyun, icraat, başarma gücü; USER: performans, performansı, performanslı, performansını, performansınızın

GT GD C H L M O
performed /pəˈfɔːm/ = VERB: yapmak, uygulamak, yerine getirmek, oynamak, oynamak, işlemek, canlandırmak, konser vermek, numara yapmak; USER: yapılan, gerçekleştirilen, gerçekleştirilir, ısırttı, yapılır

GT GD C H L M O
pharmaceutical /ˌfɑː.məˈsuː.tɪ.kəl/ = ADJECTIVE: eczacılığa ait, ilaç kullanımına ait; USER: ilaç, farmasötik, eczacılık, farmasötik bir, farmakolojik

GT GD C H L M O
pilot /ˈpaɪ.lət/ = NOUN: pilot, kılavuz, öncü, rehber; ADJECTIVE: pilot, deneme, kılavuz, kontrol, deney, yedek, ayarlayıcı; VERB: yol göstermek; USER: pilot, Pilotaj, pilotu, Mesul Pilot, Mesul

GT GD C H L M O
plan /plæn/ = NOUN: plan, proje, tasarı, taslak, kroki, niyet; VERB: planlamak, plan yapmak, tasarlamak, planını çizmek; USER: plan, planı, sistemi, planının, planını

GT GD C H L M O
planning /ˈplæn.ɪŋ/ = NOUN: planlama, tasarım, düzene sokma, plancılık; USER: planlama, planlıyorsanız, planlıyor, planlıyoruz, planlaması

GT GD C H L M O
playing /pleɪ/ = NOUN: oynama, çalma; USER: oynama, oynarken, oyun, oynamak, oynamaya

GT GD C H L M O
pleasure /ˈpleʒ.ər/ = NOUN: zevk, keyif, haz, memnuniyet, sevinç, istek, irade; USER: zevk, keyfi, keyif, bir zevk, zevki

GT GD C H L M O
point /pɔɪnt/ = NOUN: nokta, puan, konu, husus, sayı, mesele, uç, amaç, anlam, an; VERB: göstermek, işaret etmek; USER: nokta, noktası, noktada, noktasına, noktaya

GT GD C H L M O
portfolios /pôrtˈfōlēˌō/ = NOUN: evrak çantası, bakanlık, tahviller, belgeler; USER: portföyleri, dosyaları, dosyalarını, ulaşmak, bilgilerine ulaşmak

GT GD C H L M O
positive /ˈpɒz.ə.tɪv/ = NOUN: pozitif, kesin şey, pozitif görüntü, olumlu derece; ADJECTIVE: pozitif, olumlu, artı, müspet, kesin, emin, dogmatik, belirgin, mutlâk, kuşkusuz, inatçı, tam; USER: pozitif, olumlu, olumlu bir, pozitif bir, artı

GT GD C H L M O
power /paʊər/ = NOUN: güç, enerji, iktidar, kuvvet, yetki, üs, otorite, yetenek, derman, takât; VERB: güç sağlamak, çalıştırmak, elektrik vermek; USER: güç, gücü, gç, elektrik, enerji

GT GD C H L M O
prefer /prɪˈfɜːr/ = VERB: tercih etmek, yeğlemek, sunmak, arzetmek, öncelik tanımak, atamak, tayin etmek, ileri sürmek; USER: tercih, sıralama, tercih ederim, şunun, otelleri tercih, otelleri tercih

GT GD C H L M O
preparing /prɪˈpeər/ = VERB: hazırlamak, hazırlık yapmak, düzmek; USER: hazırlanması, hazırlama, hazırlamak, hazırlanıyor, hazırlarken

GT GD C H L M O
present /ˈprez.ənt/ = ADJECTIVE: mevcut, bu, şimdiki, hazır, halihazırdaki; VERB: sunmak, bulunmak, tanıtmak; NOUN: hediye, armağan, şimdiki zaman, şu an; USER: mevcut, sunmak, sunuyoruz, ortaya, günümüze

GT GD C H L M O
presented /prɪˈzent/ = VERB: sunmak, bulunmak, tanıtmak, vermek, takdim etmek, doğrultmak, doğrultmak, ortaya koymak, sahneye koymak, ileri sürmek, aday göstermek, arzetmek, çıkarmak, ibraz etmek, nişan almak, sahnelemek; USER: sunulan, sunulmaktadır, sundu, sunulmuştur, yer

GT GD C H L M O
presenting /prɪˈzent/ = NOUN: takdim; USER: takdim, sunan, sunmak, sunulması, sunma

GT GD C H L M O
pressure /ˈpreʃ.ər/ = NOUN: baskı, basınç, tazyik, pres, zorlama, sıkışma, sıkıntı, darlık; VERB: zorlamak, baskı yapmak, basınç uygulamak, baskılamak; USER: basınç, basıncı, baskı, basınçlı, basıncını, basıncını

GT GD C H L M O
priceless /ˈpraɪs.ləs/ = ADJECTIVE: paha biçilmez, çok komik, matrak, bir ömür; USER: paha biçilmez, paha, paha biçilmez bir, paha biçilemez, priceless

GT GD C H L M O
principal /ˈprɪn.sɪ.pəl/ = ADJECTIVE: temel, ana, asıl, esas, baş, belli başlı; NOUN: anapara, okul müdürü, sermaye, müvekkil, başkan, şef, anamal, fail, düellocu; USER: temel, asıl, anapara, ana, başlıca

GT GD C H L M O
procedures /prəˈsiː.dʒər/ = NOUN: prosedür, işlem, usul, yöntem, muamele, yargılama yöntemi; USER: prosedürler, prosedürleri, işlemleri, işlemler, yordamlar

GT GD C H L M O
process /ˈprəʊ.ses/ = NOUN: süreç, işlem, yöntem, usul, aşama, dava, çıkıntı, gidiş; VERB: işlemek, yönlendirmek, işleme tabi tutmak, alaya katılmak, dava açmak, özel işlem uygulamak; USER: süreç, işlem, süreci, işlemi, sürecinde

GT GD C H L M O
processes /ˈprəʊ.ses/ = VERB: işlemek, yönlendirmek, işleme tabi tutmak, alaya katılmak, dava açmak, özel işlem uygulamak; NOUN: süreç, işlem, yöntem, usul, aşama, dava, çıkıntı, gidiş; USER: süreçleri, işlemleri, işlemler, süreçler, süreçlerini

GT GD C H L M O
procurement /prəˈkjʊə.mənt/ = NOUN: tedarik, temin, üretim, bulma; USER: tedarik, ihale, satın alma, temini, alım

GT GD C H L M O
productive /prəˈdʌk.tɪv/ = ADJECTIVE: verimli, üretken, bereketli, yaratıcı, kazançlı, kârlı; USER: üretken, verimli, üretici, verimli bir, üretim

GT GD C H L M O
professional /prəˈfeʃ.ən.əl/ = NOUN: profesyonel, uzman, mütehassıs, fikir işçisi, meslekten yetişme kimse, para için yapan kimse; ADJECTIVE: profesyonel, mesleki, meslek, uzman, meslekten yetişme, azimli, kararlı, para için yapan; USER: profesyonel, profesyonel bir, mesleki, Professional, meslek

GT GD C H L M O
profiles /ˈprəʊ.faɪl/ = NOUN: profil, kesit, özgeçmiş, profil çizmek, yüzün yandan görünüşü, biyografi; VERB: profilini çizmek, kesitini çıkarmak; USER: profilleri, profiller, profil, profillerini, profili

GT GD C H L M O
project /ˈprɒdʒ.ekt/ = NOUN: proje, tasarı, plan; VERB: yansıtmak, tasarlamak, atmak, planlamak, fırlatmak, projesini hazırlamak, iz düşürmek, çıkıntı oluşturmak, çıkık olmak; USER: proje, projesi, projenin, projeye, projesinin

GT GD C H L M O
projects /ˈprɒdʒ.ekt/ = NOUN: proje, tasarı, plan; VERB: yansıtmak, tasarlamak, atmak, planlamak, fırlatmak, projesini hazırlamak, iz düşürmek, çıkıntı oluşturmak, çıkık olmak; USER: projeler, projeleri, proje, projelerin, projelerinin

GT GD C H L M O
proposals /prəˈpəʊ.zəl/ = NOUN: teklif, öneri, önerge, tasarı, evlenme teklifi, önerme, plan, tasavvur; USER: önerileri, öneriler, teklif, teklifleri, teklifler

GT GD C H L M O
provided /prəˈvīd/ = VERB: sağlamak, temin etmek, karşılamak, ihtiyacını karşılamak, şart koşmak, koşul koymak, önlem almak, hazırlıklı olmak; USER: sağlanan, verilen, verilmedi, Resim, sunulan

GT GD C H L M O
provides /prəˈvaɪd/ = VERB: sağlamak, temin etmek, karşılamak, ihtiyacını karşılamak, şart koşmak, koşul koymak, önlem almak, hazırlıklı olmak; USER: sağlar, içerir, sağlayan, sağlamaktadır, sunar

GT GD C H L M O
providing /prəˈvaɪd/ = NOUN: sağlama; CONJUNCTION: şartıyla, koşulu ile, eğer; USER: sağlama, sağlayan, sağlayarak, sağlamak, veren

GT GD C H L M O
qualified /ˈkwɒl.ɪ.faɪd/ = ADJECTIVE: nitelikli, kaliteli, yetkili, vasıflı, yeterli, şartlı, belgeli, kısıtlı; USER: nitelikli, kalifiye, kaliteli, yetkili, uzman

GT GD C H L M O
qualifying /ˈkwɒl.ɪ.faɪ/ = ADJECTIVE: niteleyici; USER: niteleyici, eleme, yeterlik, yeterlilik, nitelikli

GT GD C H L M O
quality /ˈkwɒl.ɪ.ti/ = NOUN: kalite, nitelik, özellik, ses kalitesi, cins, vasıf, yapı, yetenek, soyluluk, mizaç, bünye, kabiliyet, ses rengi, asalet, önermenin niteliği; USER: kalite, kaliteli, kalitesi, kalitesini, kalitede

GT GD C H L M O
rare /reər/ = ADJECTIVE: nadir, ender, seyrek, az bulunur, az pişmiş, olağanüstü, bulunmaz, seyreltik; USER: nadir, nadirdir, nadir bir, ender, nadir görülen

GT GD C H L M O
rather /ˈrɑː.ðər/ = ADVERB: oldukça, daha doğrusu, aksine, bayağı, tercihen, daha iyisi, az çok, bilâkis, iyisimi; USER: oldukça, daha doğrusu, yerine, değil, çok

GT GD C H L M O
reach /riːtʃ/ = VERB: ulaşmak, erişmek, varmak, uzanmak, yetişmek, uzatmak, bulmak, vermek; NOUN: erişme, uzanma, menzil, kavrayış; USER: ulaşmak, ulaşabilirsiniz, ulaşması, ulaşabilir, ulaşır, ulaşır

GT GD C H L M O
recently /ˈriː.sənt.li/ = ADVERB: yeni, geçenlerde, yakınlarda, son günlerde, bu günlerde; USER: yeni, son zamanlarda, son, yakın, yakın zamanda

GT GD C H L M O
recommend /ˌrek.əˈmend/ = VERB: önermek, salık vermek, tavsiye etmek, öğütlemek, tembih etmek, iyi izlenim bırakmak, beğendirmek; USER: tavsiye, öneriyor, öneririz, tavsiye ettiği, öneriliyor

GT GD C H L M O
recommendations /ˌrek.ə.menˈdeɪ.ʃən/ = NOUN: tavsiye, öğüt, öğütleme; USER: tavsiyeler, öneriler, önerileri

GT GD C H L M O
records /rɪˈkɔːd/ = NOUN: kayıtlar, arşiv, zabıtlar; USER: kayıtlar, kayıt, kayıtları, kayıt sayısı, rekorları

GT GD C H L M O
reduction /rɪˈdʌk.ʃən/ = NOUN: azalma, küçültme, düşüş, indirim, indirgeme, düşürme, ayırma, dönüştürme, iskonto, haline getirme, ergime, boyun eğdirme, negatifi zayıflatma, küçültülmüş resim, yerine oturtma; USER: azalma, azaltma, azaltılması, redüksiyon, azalması

GT GD C H L M O
region /ˈriː.dʒən/ = NOUN: bölge, yöre, alan, çevre, iklim, nahiye; USER: bölge, bölgede, bölgesi, bölgesinde, bölgenin

GT GD C H L M O
related /rɪˈleɪ.tɪd/ = ADJECTIVE: ilgili, ilişkin, ilişkili, bağlı, akraba; USER: ilgili, ilişkin, ilişkili, ile ilgili, bağlı

GT GD C H L M O
relationship /rɪˈleɪ.ʃən.ʃɪp/ = NOUN: ilişki, bağ, akrabalık, yakınlık, ilgi, alâka; USER: ilişki, ilişkisi, ilişkileri, ilişkiyi, ilişkinin

GT GD C H L M O
remote /rɪˈməʊt/ = ADJECTIVE: uzak, ücra, sapa, dolaylı, çok uzak, soğuk, mesafeli, küçük, çok eski, endirekt; NOUN: naklen yayın; USER: uzak, uzaktan, uzak bir, uzaktaki, uzaktan kumanda

GT GD C H L M O
report /rɪˈpɔːt/ = NOUN: rapor, haber, bilgi, bildiri, tutanak, karne, söylenti; VERB: bildirmek, rapor etmek, anlatmak, söylemek, ihbar etmek; USER: rapor, raporu, bildirmek, bildirin, bildiriniz

GT GD C H L M O
reports /rɪˈpɔːt/ = NOUN: rapor, haber, bilgi, bildiri, tutanak, karne, söylenti; VERB: bildirmek, rapor etmek, söylemek, anlatmak, ihbar etmek; USER: raporları, raporlar, rapor, raporlarını, raporların

GT GD C H L M O
requests /rɪˈkwest/ = NOUN: talep, istek, rica, istem, dilekçe, arzu, dilek; VERB: istemek, talep etmek, rica etmek, resmen istemek, ricada bulunmak; USER: istekleri, kişi, talepleri, istek, isteklerini

GT GD C H L M O
requirements /rɪˈkwaɪə.mənt/ = NOUN: gereksinim, gereklilik, ihtiyaç, koşul, gerek, istek, icap, lüzum; USER: gereksinimleri, Gereksinim, gereksinimlerini, ihaleler, şartları

GT GD C H L M O
resolving /rɪˈzɒlv/ = VERB: gidermek, çözmek, çözümlemek, halletmek, karara bağlamak, karar vermek, dönüştürmek, ayırmak, tahlil etmek, analizini yapmak, haline getirmek, karara varmak, azmetmek, aklına koymak, ayrışmak, dönüşmek; USER: çözme, çözmek, çözümünde, çözümü, çözülmesi

GT GD C H L M O
resource /rɪˈzɔːs/ = NOUN: kaynak, çare, uğraş, vasıta, yardımına başvurulacak kimse, beceri, çözüm bulma yeteneği, oyalayıcı şey; USER: kaynak, kaynağı, kaynakları, kaynaktır, kaynağın

GT GD C H L M O
responsibilities /rɪˌspɒn.sɪˈbɪl.ɪ.ti/ = NOUN: sorumluluk, yükümlülük, mesuliyet, güvenilirlik, sağlamlık, ödeme gücü, temyiz gücü; USER: sorumlulukları, sorumluluklar, sorumluluklarını, sorumluluk, sorumluluklarının

GT GD C H L M O
results /rɪˈzʌlt/ = NOUN: sonuç, netice, akıbet, semere, son, ürün; VERB: sonucu olmak; USER: sonuçları, sonuçlar, sonuç, sonuçlarını, sonuçlara, sonuçlara

GT GD C H L M O
retail /ˈriː.teɪl/ = ADJECTIVE: perakende; ADVERB: perakende, perakende olarak; NOUN: perakende satış, perakendecilik; VERB: perakende satmak, perakende satılmak, yaymak, ayrıntılarıyla anlatmak, önüne gelene söylemek; USER: perakende, bireysel, perakende satış, satış, perakendecilik

GT GD C H L M O
return /rɪˈtɜːn/ = VERB: dönmek, geri dönmek, döndürmek, getirmek; NOUN: dönüş, iade, geri dönüş, getiri, geri dönme, karşılık; ADJECTIVE: dönüş, iade; USER: dönmek, geri, geri dönmek, iade, dönüş

GT GD C H L M O
revenue /ˈrev.ən.juː/ = NOUN: gelir, maliye, devlet geliri, hazine; USER: gelir, gelirleri, geliri, gelirler

GT GD C H L M O
review /rɪˈvjuː/ = VERB: gözden geçirmek, eleştirmek, teftiş etmek, yeniden incelemek, kritiğini yapmak; NOUN: eleştiri, teftiş, eleştiri yazısı, yeniden inceleme, revizyon, revü, kritik; USER: gözden, yorumlayan, yorum, gözden geçirmek

GT GD C H L M O
reviewing /rɪˈvjuː/ = VERB: gözden geçirmek, eleştirmek, teftiş etmek, yeniden incelemek, kritiğini yapmak, denetim yapmak, geçmişi düşünmek, geçmişi anmak, bir bakışta kavramak, detayları ile görmek, tekrar etmek, yeniden göz atmak; USER: gözden, inceledikten, incelerken, gözden geçirme, inceleyerek

GT GD C H L M O
reviews /rɪˈvjuː/ = VERB: gözden geçirmek, eleştirmek, teftiş etmek, yeniden incelemek, kritiğini yapmak; NOUN: eleştiri, teftiş, eleştiri yazısı, yeniden inceleme, revizyon, revü, kritik; USER: değerlendirmeleri, değerlendirme, değerlendirmeden, yorum, yorumları

GT GD C H L M O
risk /rɪsk/ = NOUN: risk, tehlike, riziko; VERB: tehlikeye atmak, göze almak, riske atmak; USER: risk, riski, riskini, riskine, riskli

GT GD C H L M O
robot /ˈrəʊ.bɒt/ = NOUN: robot, otomat, uçan bomba; ADJECTIVE: robot, otomatik; USER: robot, robotu, robotun

GT GD C H L M O
robotic /rəʊˈbɒt.ɪk/ = USER: robot, robotik, robotlu, robotic

GT GD C H L M O
robotics /rəʊˈbɒt.ɪks/ = USER: robotik, robot, robotlar, robotics, robotbilim

GT GD C H L M O
roles /rəʊl/ = NOUN: rol; USER: rolleri, roller, rol, rollerini, rolü

GT GD C H L M O
roll /rəʊl/ = NOUN: rulo, silindir, tomar, top, yuvarlanma; VERB: yuvarlamak, yuvarlanmak, sarmak, döndürmek, çevirmek, dürmek, oklava ile açmak; USER: rulo, döndürün, yuvarlayın, tomar, yuvarlamak

GT GD C H L M O
romanian /rʊˈmeɪ.ni.ən/ = USER: romanian, Romanya, romence, Romen, Rumen

GT GD C H L M O
rpa = USER: rpa, anlamı RPA, RP A, zaman RPA,

GT GD C H L M O
running /ˈrʌn.ɪŋ/ = NOUN: çalışma, koşma, koşu, işletme; ADJECTIVE: akan, koşan, akar, işleyen, sürekli, cari, arka arkaya, koşarak yapılan; USER: çalışma, koşu, koşma, çalışan, çalıştıran

GT GD C H L M O
s = USER: s, ler, lar, temizle, larındaki

GT GD C H L M O
same /seɪm/ = ADJECTIVE: aynı, benzer, tıpkı, farksız, farketmez; USER: aynı, benzer, benzer

GT GD C H L M O
scale /skeɪl/ = NOUN: ölçek, skala, ölçü, gam, cetvel, pul, terazi gözü, derece, kabuk, tarife, kefe; VERB: tırmanmak; USER: ölçek, ölçekli, ölçekte, ölçeği, çaplı

GT GD C H L M O
scope /skəʊp/ = NOUN: kapsam, alan, faaliyet alanı, amaç, olanak, ufuk, niyet; USER: kapsam, kapsamı, kapsamında, kapsamını, kapsamına

GT GD C H L M O
security /sɪˈkjʊə.rɪ.ti/ = NOUN: güvenlik, emniyet, güvence, güvenlik önlemleri, kefalet, rehin, depozito, ipotek, selamet, teminât; USER: güvenlik, Security, güvenliği, güvenliğini, Emniyet

GT GD C H L M O
see /siː/ = VERB: görmek, anlamak, bakmak, görüşmek, seyretmek, uğurlamak, yolcu etmek, sezmek, farketmek, göz önüne almak, görüp geçirmek; NOUN: papalık, piskoposluk; USER: görmek, bkz, bakın, bakınız, göremeyecek, göremeyecek

GT GD C H L M O
self /self/ = NOUN: kendi, öz, kişilik, kişi, bencillik, çıkar, karakter, şahsi çıkar; PRONOUN: kendi, kendine, kişisel, şahsi, özel; ADJECTIVE: aynı, düz renkli; USER: öz, kendi, kendine, kendini, kendi kendine

GT GD C H L M O
senior /ˈsiː.ni.ər/ = ADJECTIVE: kıdemli, üst, yaşlı, yaşça büyük, daha yaşlı, son sınıfa ait; NOUN: üst, büyük, son sınıf öğrencisi, baba, kıdemli kimse, yaşça büyük olan kimse; USER: kıdemli, üst, üst düzey, düzey, üst düzey bir

GT GD C H L M O
separation /ˌsep.ərˈeɪ.ʃən/ = NOUN: ayırma, ayrılık, ayrılma, ayrışma, bölünme, boşluk, ayrı olma, aralık, müstakil olma; USER: ayırma, ayrılık, ayrılması, ayrımı, ayrılma

GT GD C H L M O
september /sepˈtem.bər/ = NOUN: Eylül

GT GD C H L M O
service /ˈsɜː.vɪs/ = NOUN: hizmet, servis, görev, faaliyet, ayin, askerlik, işleme, ibadet, tebliğ, fayda; ADJECTIVE: hizmet; VERB: hizmet vermek; USER: hizmet, servisi, servis, hizmeti, hizmetleri

GT GD C H L M O
services /ˈsɜː.vɪs/ = NOUN: aletler, servis takımı, çay takımı, araç gereçler; USER: hizmetleri, hizmetler, hizmet, hizmetlere, hizmeti

GT GD C H L M O
setup /ˈsetʌp/ = USER: kurulum, setup, kurulumu, Kur, ayar

GT GD C H L M O
several /ˈsev.ər.əl/ = NOUN: birkaç, birkaç kişi; ADJECTIVE: birkaç, farklı, değişik, bir takım, birbirinden farklı; USER: birkaç, çeşitli, birçok, çok, birden

GT GD C H L M O
short /ʃɔːt/ = ADJECTIVE: kısa, az, yetersiz, eksik, kısa vadeli, kısa boylu, özet, kestirme, bodur; NOUN: kısa devre; ADVERB: eksik, dışında; USER: kısa, kısa bir, Kısacası, kısa devre

GT GD C H L M O
skeptical /ˈskep.tɪ.kəl/ = ADJECTIVE: şüpheci, kuşkucu, şüpheli, septik, inançsız; USER: şüpheci, şüphe, şüpheliydim, kuşkucu, şüpheyle

GT GD C H L M O
skills /skɪl/ = NOUN: beceri, yetenek, ustalık, hüner, maharet, kabiliyet, marifet, beceriklilik; USER: becerileri, beceri, becerilerini, beceriler, becerilerinin

GT GD C H L M O
social /ˈsəʊ.ʃəl/ = ADJECTIVE: sosyal, toplumsal, toplumcul, toplu halde yaşayan; NOUN: kilise üyelerinin resmi olmayan toplantısı; USER: sosyal, toplumsal

GT GD C H L M O
software /ˈsɒft.weər/ = NOUN: yazılım, bilgisayar programı; USER: yazılım, yazılımı, yazılımını, programı, yazılımları

GT GD C H L M O
solutions /səˈluː.ʃən/ = NOUN: çözüm, çözelti, solüsyon, eriyik, çare, çözünme, çıkar yol, halletme, ara verme; USER: çözümler, çözümleri, çözüm, çözümlerini, çözümlerin

GT GD C H L M O
somewhat /ˈsʌm.wɒt/ = ADVERB: biraz, oldukça, bir miktar, bir parça, bir dereceye kadar, az çok, birazcık, bir tür; PRONOUN: biraz, bir miktar, bir parça, az çok, bir tür; USER: biraz, biraz daha, oldukça, miktar, bir şekilde, bir şekilde

GT GD C H L M O
specialization /ˌspeʃ.əl.aɪˈzeɪ.ʃən/ = NOUN: uzmanlaşma, ihtisas; USER: uzmanlaşma, uzmanlık, ihtisas, uzmanlığı, uzmanlaşmaya

GT GD C H L M O
specialized /ˈspeʃ.əl.aɪzd/ = VERB: uzmanlaşmak, özelleştirmek, ihtisas yapmak, ayırmak, özel olarak yapmak, özel amaçla yapmak, değiştirmek; USER: özel, uzman, uzmanlaşmış, özel bir, uzmanlaşmıştır

GT GD C H L M O
spotted /ˈspɒt.ɪd/ = ADJECTIVE: benekli, lekeli, noktalı, puanlı, kirli, puantiyeli; USER: benekli, lekeli, spotted, noktalı, benekli bir

GT GD C H L M O
sprints

GT GD C H L M O
staff /stɑːf/ = NOUN: personel, kadro, değnek, kurmay, asa, porte, baston, destek; ADJECTIVE: personel, kurmay; VERB: personel sağlamak, kadrosu olmak; USER: personel, personeli, staff, personelin, çalışanları

GT GD C H L M O
staffing /stɑːf/ = VERB: personel sağlamak, kadrosu olmak, kadro oluşturmak; USER: personel, kadro, personel alımı

GT GD C H L M O
stages /steɪdʒ/ = NOUN: sahne, evre, aşama, kademe, etap, safha, zemin, katman, ortam, derece; VERB: sahnelemek, hazırlamak; USER: aşamaları, aşamalarında, aşamada, aşamasında, aşamalarını, aşamalarını

GT GD C H L M O
stakeholders /ˈstākˌhōldər/ = NOUN: bahis parasını tutan kimse, depozitonun teslim edildiği kimse; USER: paydaşlar, paydaşların, paydaşları, paydaşlarla, paydaşlara

GT GD C H L M O
standards /ˈstæn.dəd/ = NOUN: standart, norm, ölçüt, kalite, bayrak, ölçü, sancak, seviye, model, ayar, miyar, sembol, payanda, derece, dik destek, dik sap üzerinde yetiştirilen bitki; USER: standartları, standartlar, standartlara, standartlarına, standartlarını

GT GD C H L M O
started /stɑːt/ = VERB: başlatmak, başlamak, çalıştırmak, kurmak, çalışmak, koyulmak, çıkarmak, fırlamak, kalkmak, yola çıkmak, yöneltmek, irkilmek, gevşetmek, hareket etmek, ürkmek, tartışmaya açmak, ürkütmek, korkutup kaçırmak, kaynaklanmak, desteklemek; USER: başladı, başlayan, ait, üyeye ait, başlamıştır

GT GD C H L M O
starting /stɑːt/ = ADJECTIVE: başlangıç, başlama, çıkış; NOUN: çalıştırma, başlama, hareket, çalışma, koyulma; USER: başlangıç, başlayan, başlayarak, başlıyor, başlamadan

GT GD C H L M O
state /steɪt/ = NOUN: devlet, durum, eyalet, hal, konum, evre; ADJECTIVE: devlet, eyalet, resmi, devlete ait; VERB: belirtmek, söylemek; USER: devlet, devletin, durumu, durum, eyalet, eyalet

GT GD C H L M O
statement /ˈsteɪt.mənt/ = NOUN: ifade, açıklama, beyan, demeç, söz, rapor, bilanço, bildirme, tarife; USER: açıklama, ifade, bildirimde, deyimi, bir bildirimde

GT GD C H L M O
statistics /stəˈtistik/ = NOUN: istatistik, istatistik bilimi; USER: istatistik, istatistikleri, İstatistikler, istatistiği, istatistiklerini

GT GD C H L M O
status /ˈsteɪ.təs/ = NOUN: durum, statü, hal, konum, mevki, sosyal durum; USER: durum, durumu, durumunu, statüsü, status

GT GD C H L M O
stories /ˈstɔː.ri/ = NOUN: öykü, hikâye, kat, masal, makale, rivayet, efsane, söylenti, martaval; USER: hikayeleri, hikayeler, öyküleri, öyküler, hikaye, hikaye

GT GD C H L M O
strategy /ˈstræt.ə.dʒi/ = NOUN: strateji, taktik, kurnazlık, savaş bilimi; USER: strateji, stratejisi, stratejisinin, stratejisini, stratejinin

GT GD C H L M O
strive /straɪv/ = VERB: çabalamak, uğraşmak, gayret etmek, didinmek, mücâdele etmek; USER: çabalamak, çalışıyoruz, çaba, gayret, çabalıyoruz

GT GD C H L M O
strong /strɒŋ/ = ADJECTIVE: güçlü, kuvvetli, sağlam, sert, şiddetli, ağır, keskin, koyu, gür; ADVERB: kuvvetle, şiddetle, güçlü olarak; USER: güçlü, güçlü bir, kuvvetli, strong, mutlaka

GT GD C H L M O
study /ˈstʌd.i/ = NOUN: çalışma, öğrenim, araştırma, inceleme, etüt, tetkik, tahsil; VERB: incelemek, çalışmak, okumak, araştırmak, öğrenmek; USER: çalışma, eğitim, incelemek, çalışmak, okumak, okumak

GT GD C H L M O
subjects /ˈsʌb.dʒekt/ = NOUN: konu, özne, ders, denek, söz konusu, husus, branş, tema, mevzu, sebep, uyruk, kobay, kadavra, fail, konu olan şey, vatandaş, hastalığa eğilimi olan kimse, boyun eğdirmek, mecbur etmek, maruz bırakmak, etmek, çektirmek; USER: konular, konularda, konuları, konu, konuların

GT GD C H L M O
such /sʌtʃ/ = ADJECTIVE: böyle, bu tür, bu gibi, öyle, çok, o kadar; PRONOUN: bu gibi, o gibi; ADVERB: böylesine, çok, öylesine, oldukça; USER: bu tür, böyle, gibi, tür, böyle bir, böyle bir

GT GD C H L M O
suite /swiːt/ = NOUN: süit, suit, maiyet, takım, suit oda, devamı; USER: suit, süit, suite, paketi, süitte

GT GD C H L M O
supervised /ˈsuː.pə.vaɪz/ = VERB: denetlemek, gözetmek, yönetmek, nezaret etmek, idare etmek, bakmak; USER: denetimli, denetlenen, denetlenir, denetlenmektedir, gözetiminde

GT GD C H L M O
supervising /ˈsuː.pə.vaɪz/ = VERB: denetlemek, gözetmek, yönetmek, nezaret etmek, idare etmek, bakmak; USER: denetlenmesi, denetleme, denetlemek, nezaret, denetleyen

GT GD C H L M O
surprise /səˈpraɪz/ = NOUN: sürpriz, şaşkınlık, hayret, baskın; ADJECTIVE: sürpriz, beklenmedik; VERB: şaşırtmak, sürpriz yapmak, hayret ettirmek, oyuna getirmek; USER: sürpriz, bir sürpriz, surprise, şaşırtıcı, sürpriz bir

GT GD C H L M O
system /ˈsɪs.təm/ = NOUN: sistem, düzen, şebeke, yapı, yöntem, ağ, usul, vücut, evren, katman; USER: sistem, sistemi, sisteminin, Sisteme, sistemin, sistemin

GT GD C H L M O
systems /ˈsɪs.təm/ = NOUN: sistem, düzen, şebeke, yapı, yöntem, ağ, usul, vücut, evren, katman; USER: sistemleri, sistemler, sistemlerinin, sistemlerin, sistemlerinde

GT GD C H L M O
target /ˈtɑː.ɡɪt/ = NOUN: hedef, nişan, amaç; ADJECTIVE: hedef; USER: hedef, hedefi, hedefe, hedefin, hedefine

GT GD C H L M O
tasks /tɑːsk/ = NOUN: görev, iş, ödev, külfet, angarya; VERB: iş vermek, çalıştırmak, yormak, suçlamak; USER: görevleri, görevler, görevlerini, görev, görevlerin

GT GD C H L M O
team /tēm/ = NOUN: takım, ekip, tim, kuş sürüsü, koşum hayvanları; VERB: koşmak, takım kurmak, takım halinde yapmak; USER: ekip, takım, takim, ekibi, takımı, takımı

GT GD C H L M O
teams /tēm/ = NOUN: takım, ekip, tim, kuş sürüsü, koşum hayvanları; VERB: koşmak, takım kurmak, takım halinde yapmak; USER: ekipleri, takım, takımlar, takımlarda, takımları

GT GD C H L M O
technical /ˈtek.nɪ.kəl/ = ADJECTIVE: teknik, teorik, kurallı, yasal; USER: teknik, Technical

GT GD C H L M O
technologies /tekˈnɒl.ə.dʒi/ = NOUN: teknoloji, uygulayımbilim; USER: teknolojileri, teknolojiler, teknolojilerin, teknolojilerinin, teknoloji

GT GD C H L M O
technology /tekˈnɒl.ə.dʒi/ = NOUN: teknoloji, uygulayımbilim; USER: teknoloji, teknolojisi, teknolojisini, teknolojinin, teknolojisinin

GT GD C H L M O
telecommunication /ˌtelɪkəmjuːnɪˈkeɪʃən/ = NOUN: telekomünikasyon; USER: telekomünikasyon, haberleşme, telekom

GT GD C H L M O
templates /ˈtem.pleɪt/ = NOUN: şablon, kalıp; USER: şablonları, şablonlar, şablon, şablonlarını, şablonu

GT GD C H L M O
ten /ten/ = USER: ten-, ten, onluk, onlu; USER: on, ten, ten

GT GD C H L M O
terms /tɜːm/ = NOUN: şartlar, koşullar, ücret, samimiyet, yakınlık, fiyat; USER: şartlar, açısından, bakımından, terimler, terimleri

GT GD C H L M O
testing /ˈtes.tɪŋ/ = ADJECTIVE: test, deneme; NOUN: deneme; USER: test, testi, testleri, testler, sınama

GT GD C H L M O
tests /test/ = NOUN: test, deney, deneme, sınav, tahlil, ölçü, denetim, miyar, kriter, maden eritme potası, sert kabuk; USER: testleri, testler, test, testlerin, testi

GT GD C H L M O
than /ðæn/ = CONJUNCTION: göre, -den, -dan; USER: göre, daha, fazla, çok, den, den

GT GD C H L M O
that /ðæt/ = CONJUNCTION: o, ki, şu, için, diye; PRONOUN: o, ki, şu, diye; ADVERB: böyle, o kadar, bu kadar; ADJECTIVE: öteki; USER: o, bu, olduğunu, olduğu, ki, ki

GT GD C H L M O
the

GT GD C H L M O
their /ðeər/ = PRONOUN: onların; USER: onların, kendi, bunların, da, da

GT GD C H L M O
them /ðem/ = PRONOUN: onları, onlara, onlar; USER: onları, onlara, bunları, onlar, bunların, bunların

GT GD C H L M O
there /ðeər/ = ADVERB: orada, oraya, şurada, oralarda, o konuda; PRONOUN: şuradaki; USER: orada, var, vardır, yoktur, yok, yok

GT GD C H L M O
think /θɪŋk/ = VERB: düşünmek, sanmak, saymak, zannetmek, anmak, tasavvur etmek, aklından geçirmek, planlamak; USER: düşünmek, düşünüyorum, düşünüyorsanız, düşünüyorsun, düşünüyor, düşünüyor

GT GD C H L M O
thinking /ˈθɪŋ.kɪŋ/ = NOUN: düşünme, düşünce, fikir, tasavvur; ADJECTIVE: düşünce, düşünen; USER: düşünme, düşünce, düşünmeye, düşünüyordum, düşünüyor, düşünüyor

GT GD C H L M O
this /ðɪs/ = PRONOUN: bu; ADVERB: böyle, bu kadar, bu kadar

GT GD C H L M O
thought /θɔːt/ = NOUN: düşünce, fikir, düşünme, kanı, görüş, felsefe, sanı, niyet, özen, ilgi, az şey; ADJECTIVE: sanılan; USER: düşünce, düşündüm, düşünmüş, düşünülmektedir, sanıyordum, sanıyordum

GT GD C H L M O
three /θriː/ = USER: three-, three, üçlü; USER: üç, ç, ç

GT GD C H L M O
through /θruː/ = ADVERB: sayesinde, doğru, baştan sona, tamamen, doğruca, bir uçtan bir uca; PREPOSITION: sayesinde, içinden, arasından, yüzünden, baştan başa, bir uçtan bir uca; ADJECTIVE: kesintisiz, direkt; USER: sayesinde, ile, aracılığıyla, üzerinden, yoluyla

GT GD C H L M O
time /taɪm/ = NOUN: zaman, süre, vakit, kere, uygun zaman, tempo, çağ, vade, aralık, doğum zamanı; VERB: zamanlamak, ayarlamak, zamanlama yapmak, saat tutmak, tempo tutmak, kurmak, süre tutmak, temposunu belirlemek; USER: zaman, süresi, kez, süre, zamanda

GT GD C H L M O
timing /ˈtaɪ.mɪŋ/ = NOUN: zamanlama, süre tutma, saat tutma, zamanında davranma; USER: zamanlama, zamanlaması, triger, zamanı, zamanlamasını

GT GD C H L M O
to /tuː/ = PREPOSITION: karşı, göre, -e, -ye, -ya, -e doğru; USER: karşı, göre, için, etmek, hiç, hiç

GT GD C H L M O
together /təˈɡeð.ər/ = ADVERB: birlikte, beraber, hep birden, hiç durmadan; ADJECTIVE: kuyruk, peşinden ayrılmayan; USER: birlikte, araya, bir araya, beraber, arada

GT GD C H L M O
tool /tuːl/ = NOUN: araç, alet, parça, keski, penis, çük, kamış; VERB: aletle işlemek, araba kullanmak; USER: araç, aracı, aracını, araçtır, bir araç

GT GD C H L M O
topics /ˈtɒp.ɪk/ = NOUN: konu, tema, mesele, mevzu, söz konusu; USER: konu, konular, konuları, konularda, başlık

GT GD C H L M O
track /træk/ = VERB: izlemek, takip etmek, geçmek, iz bırakmak, izini aramak; NOUN: iz, pist, yol, hat, palet, ray, rota; USER: izlemek, takip, izlemenize, parça, track

GT GD C H L M O
traits /treɪt/ = NOUN: özellik, kişisel özellik; USER: özellikleri, özelliklerin, özellikler, Değerleri, özelliklerini

GT GD C H L M O
travel /ˈtræv.əl/ = NOUN: seyahat, yolculuk, gezi, işleme; VERB: seyahat etmek, gezmek, dolaşmak, yolculuk etmek, yol almak, kaçmak, işlemek; USER: seyahat, yolculuk, seyahatlerinizde, seyahat etmek

GT GD C H L M O
treatment /ˈtriːt.mənt/ = NOUN: tedavi, muamele, işlem, davranış, işleyiş; USER: tedavi, tedavisi, tedavisinde, arıtma, işleme

GT GD C H L M O
truly /ˈtruː.li/ = ADVERB: gerçekten, hakikaten, içtenlikle, içten, doğru olarak, sadakâtla; USER: gerçekten, gerçek, gerçek anlamda

GT GD C H L M O
trust /trʌst/ = NOUN: güven, tröst, emanet, itimat, kredi, inanma, ümit, güvenilir kişi; VERB: güvenmek, itimat etmek, inanmak, inancı olmak; USER: güven, Güvenebileceğiniz, güvendiğiniz, güveniyorum, güvenmek

GT GD C H L M O
under /ˈʌn.dər/ = ADVERB: altında, altına, altta; PREPOSITION: altında, altı, altından, bağlı, halinde, döneminde, etkisi altında; ADJECTIVE: alt, az; USER: altında, altındaki, kapsamında, altına, çerçevesinde, çerçevesinde

GT GD C H L M O
understanding /ˌəndərˈstand/ = NOUN: anlama, anlayış, kavrama, kavrayış, anlaşma, uzlaşma, zekâ, uyuşma, şart, hissetme; ADJECTIVE: anlayışlı, akıllı, halden anlar, halden anlayan, zeki, kafalı; USER: anlayış, anlayışı, anlaşılması, anlama, anlamak

GT GD C H L M O
updating /ʌpˈdeɪt/ = VERB: güncelleştirmek, modernleştirmek, modernize etmek; USER: güncelleme, güncellenmesi, güncelleştirme, güncellemek, güncelleştirilmesi

GT GD C H L M O
us /ʌs/ = PRONOUN: bize, bizi, biz; USER: bize, bizi, bizim, bizimle, Lütfen, Lütfen

GT GD C H L M O
used /juːst/ = ADJECTIVE: kullanılmış, eski; USER: kullanılmış, kullanılan, kullanılır, kullanılabilir, kullanılmaktadır, kullanılmaktadır

GT GD C H L M O
user /ˈjuː.zər/ = NOUN: kullanıcı, kullanan, tüketici, kullanma hakkı; USER: kullanıcı, kullanıcının, kullanım, kullnım, kullanıcıya

GT GD C H L M O
utilities /juːˈtɪl.ɪ.ti/ = NOUN: kamu hizmetleri, kamu kuruluşları, elektrik, su, havagazı hizmetleri; USER: kamu hizmetleri, yardımcı programları, yarar, araçlar, araçlardan

GT GD C H L M O
valuation /ˌvæl.juˈeɪ.ʃən/ = NOUN: değerleme, değerlendirme, değer, değer biçme; USER: değerleme, değerlemesi, Değerlendirme, Değerler Değerleme, ¤ erleme

GT GD C H L M O
value /ˈvæl.juː/ = NOUN: değer, önem, kıymet, ton, gerçek anlam; VERB: değer vermek, değer biçmek, değerini bilmek, paha biçmek, keşide etmek, önem vermek; USER: değer, değeri, değerini, value, değerinin

GT GD C H L M O
very /ˈver.i/ = ADJECTIVE: çok, tam, bile, gerçek, aynı, salt, sırf, mutlâk, özel; ADVERB: çok, pek, en, tam; USER: çok, oldukça, very, derece, pek, pek

GT GD C H L M O
view /vjuː/ = VERB: görmek, bakmak, incelemek, seyretmek; NOUN: görünüm, manzara, bakış, görüş, görüntü, gösterme, görüş alanı, panaroma; USER: görmek, fazlasý, görüntülemek, görüntüle, görüntüleyebilirsiniz

GT GD C H L M O
vip /ˌviː.aɪˈpiː/ = USER: VIP-abbreviation, VIP, VIP

GT GD C H L M O
wanted /ˈwɒn.tɪd/ = ADJECTIVE: aranan, lazım, gerekli; USER: aranan, istedim, istedi, istediğini, istedik, istedik

GT GD C H L M O
wants /wɒnt/ = NOUN: ihtiyaçlar, istenen şeyler; USER: istiyor, isteyen, istediği, ister, istediğini, istediğini

GT GD C H L M O
was /wɒz/ = USER: oldu, olduğunu, idi, was, olduğu, olduğu

GT GD C H L M O
way /weɪ/ = NOUN: yol, yön, yöntem, tarz, taraf, usul, davranış, mesafe, gidişat, durum, yapılış şekli, gelenek, davranış tarzı, bakım, civar, iş alanı; USER: yol, şekilde, yolu, bir şekilde, bir yol, bir yol

GT GD C H L M O
we /wiː/ = PRONOUN: biz; USER: biz, Sizlere, We, bizim, Bu, Bu

GT GD C H L M O
weekly /ˈwiː.kli/ = ADJECTIVE: haftalık, haftada bir olan; ADVERB: haftada bir, her hafta; NOUN: haftalık gazete, haftalık dergi; USER: haftalık, Weekly, haftada, hafta, haftada bir

GT GD C H L M O
well /wel/ = ADJECTIVE: iyi, güzel, sağlıklı, uygun, iyi durumda; ADVERB: iyi, çok, iyice, oldukça, güzelce, hoş; NOUN: kuyu; USER: iyi, de, sıra, yanı, iyi bir, iyi bir

GT GD C H L M O
went /went/ = VERB: gitmek, geçmek, girmek, olmak, ölmek, başlamak, uymak, kaybolmak, yayılmak, bahse girmek, tükenmek, koyulmak, iddiaya girmek, işlemek, sonuçlanmak, haline gelmek, yapılmak; USER: gitti, Kimler gitmiş, gittik, gittim, Kimler, Kimler

GT GD C H L M O
were /wɜːr/ = USER: edildi, vardı, idi, olduğunu, olan, olan

GT GD C H L M O
what /wɒt/ = ADJECTIVE: ne, hangi; PRONOUN: ne, hangi, neyi, neleri; USER: ne, Neler, ne bekleyebileceğinizi, hangi, nedir, nedir

GT GD C H L M O
whatever /wɒtˈev.ər/ = ADJECTIVE: ne, hangi, hiç; PRONOUN: ne, herhangi, her ne; USER: ne, ne olursa olsun, olursa olsun, her türlü, herhangi

GT GD C H L M O
when /wen/ = NOUN: zaman, vakit; ADVERB: ne zaman, iken, -dığı zaman; CONJUNCTION: ne zaman, iken, gerektiğinde, -dığı sırada, -dığında; PRONOUN: ne zaman, ne zamandan kalma; USER: zaman, ne zaman, olduğunda, ne, sırasında, sırasında

GT GD C H L M O
where /weər/ = ADVERB: nerede, nereye, nereden; PRONOUN: yer, nere; CONJUNCTION: -dığı yere, -diği yerde; USER: nerede, nereye, burada, yerde, yere, yere

GT GD C H L M O
while /waɪl/ = NOUN: süre, zaman, vakit; ADVERB: iken; CONJUNCTION: iken, sırasında, rağmen, karşın, oysa, halbuki, olduğu halde, -irken; USER: süre, sırasında, iken, ise, ederken, ederken

GT GD C H L M O
wide /waɪd/ = ADJECTIVE: geniş, büyük, yaygın, kapsamlı, engin, bol, enli, ferah, ardına kadar açık; ADVERB: tamamen, ardına kadar, iyice, alabildiğine, adamakıllı; USER: geniş, çok, geniş bir, çapında, genişliğinde, genişliğinde

GT GD C H L M O
will /wɪl/ = NOUN: irade, niyet, istek, vasiyet, vasiyetname, arzu, azim; VERB: istemek, amaçlamak, arzulamak, niyet etmek, vasiyet etmek; USER: irade, olacak, olacaktır, olur, edecek, edecek

GT GD C H L M O
with /wɪð/ = PREPOSITION: ile, birlikte, beraber, -li; USER: ile, sahip, olan, birlikte, ile birlikte, ile birlikte

GT GD C H L M O
within /wɪˈðɪn/ = ADVERB: içinde, içinden, içeriden, içeride, içeri, içeriye, için için; PREPOSITION: içinde, kapsamında, dahilinde, zarfında; NOUN: iç, iç kısım; USER: içinde, içerisinde, mesafede olan, içindeki, olan

GT GD C H L M O
wonderful /ˈwʌn.də.fəl/ = ADJECTIVE: harika, şahane, şaşılacak, harikulâde; USER: harika, harika bir, muhteşem, wonderful, güzel

GT GD C H L M O
work /wɜːk/ = NOUN: iş, çalışma, eser, görev, işleme, emek, işyeri, yapıt, meşguliyet; VERB: çalışmak, işlemek, iş yapmak, işe yaramak, çabalamak, meşgul olmak, başarılı olmak, oynamak, mayalanmak, etkili olmak, seğirmek, oynatmak, koparmak, sızdırmak, işletmek; USER: çalışma, çalışmak, iş, işe, çalışmaya

GT GD C H L M O
worked /wərk/ = ADJECTIVE: işlenmiş; USER: işlenmiş, çalıştı, çalışmış, çalıştım, çalışan

GT GD C H L M O
working /ˈwɜː.kɪŋ/ = NOUN: çalışma, iş, işleme, işletme, çaba, üretme, halletme, mayalanma, kazı; ADJECTIVE: çalışma, çalışan, iş, işleyen, yeterli, temel; USER: çalışma, çalışan, çalışıyor, iş, çalışmaya

GT GD C H L M O
y /waɪ/ = USER: y, E, Y'nin,

GT GD C H L M O
years /jɪər/ = NOUN: yıl, sene, yaş; USER: yıl, yaşında, yıllarda, yaş, yıldır, yıldır

GT GD C H L M O
you /juː/ = PRONOUN: size, sen, seni, sizi, sana, siz; USER: sen, size, Eğer, sizin, sizi, sizi

GT GD C H L M O
young /jʌŋ/ = ADJECTIVE: genç, küçük, yeni, acemi; NOUN: küçük, yavru; USER: genç, Küçük, genç bir, konuklar genç, konuklar genç

GT GD C H L M O
yrs = USER: yıl, yaş, yrs, yafl

515 words